tag:blogger.com,1999:blog-14355417843319241052024-03-13T13:12:01.753-07:00Haber Bilgi Teknoloji SağlikTeknoloji Sağlık Güncel Haber Faydalı Bilgiler Hayata Dair Ne VarsaGülseren Mutluhttp://www.blogger.com/profile/17418349753772877005noreply@blogger.comBlogger213125tag:blogger.com,1999:blog-1435541784331924105.post-41472405660053679422016-04-05T13:37:00.001-07:002016-04-05T13:37:15.459-07:00Prof. İbrahim Saracoglu Hayat Kürleri Ruh Sağlığı <div style="text-align: center;">
<iframe width="640" height="360" src="//www.youtube.com/embed/kQpJbt54XZk" frameborder="0" allowfullscreen></iframe>
</div><br /><a title="Doğal Yaşam, Alternatif Tedavi, Diyet, Kadın Sağlığı, Bebek Sağlığı, Gebelik, Estetik, Güzellik, Kalp Damar, Kanser, Tansiyon, Ruh, Göz" href="http://saglikbilgial.blogspot.com.tr/"target="_blank">SağlıkI Yaşam Haberleri</a>
.Prof. İbrahim Saracoglu Hayat Kürleri Ruh Sağlığı
Gülseren Mutluhttp://www.blogger.com/profile/17418349753772877005noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-1435541784331924105.post-285284795174972322015-04-19T04:15:00.001-07:002015-04-19T04:15:22.762-07:00Türk Tankları Kobani'den Böyle Geçmişti Video<div style="text-align: center;">
<iframe allowfullscreen="" frameborder="0" height="360" src="https://www.youtube.com/embed/OnEk2SXPY9k" width="640"></iframe>
</div>
<a href="http://nasiilyapilir.blogspot.com/" target="_blank" title="Pratik Tamir Bilgileri,Nasıl Yapılır,ilginç Buluşlar,icatlar,Nasıl Çalışır,Ev Tamir,Teknoloji,Nasıl Tamir Yaparım,Nası Yapılır Video">Nasıl Yapılır Nasıl Yaparım</a>
<br />
Türk Tankları Kobani'den Böyle Geçmişti Video
Gülseren Mutluhttp://www.blogger.com/profile/17418349753772877005noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-1435541784331924105.post-44434459645060498492014-11-18T11:47:00.002-08:002014-11-18T11:47:56.557-08:00Gülben Ergen Ender Saraç'la Sağlıklı Günler Video<div style="text-align: center;">
<iframe allowfullscreen="" frameborder="0" height="480" src="//www.youtube.com/embed/fpJiZWV7Q-M" width="640"></iframe>
</div>
<br /><a href="http://dogaliyasam.blogspot.com.tr/" target="_blank" title="Bebek Sağlığı, Alternatif Tıp, Kadın Sağlığı, Erkek Sağlığı, Hastalıklar, Bitkisel , Cilt Bakımı, Yüz Bakımı, Medikal, Maske">Doğal Yaşam Ve Bitkilerin Dünyası</a>
. Gülben Ergen Ender Saraç'la Sağlıklı Günler Video
Gülseren Mutluhttp://www.blogger.com/profile/17418349753772877005noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-1435541784331924105.post-19697058024673120432013-07-11T04:08:00.000-07:002013-07-27T12:13:44.892-07:00Gönen Sıcak Su Kaynakları (Kaplıca) <h3 class="post-title entry-title" itemprop="name">
Gönen Sıcak Su Kaynakları (Kaplıca)
</h3>
<div class="post-header">
</div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://3.bp.blogspot.com/-hYhh1sZ36bo/T55dqrMIuqI/AAAAAAAAANc/8gWAr2vmuWQ/s1600/gonen-kapl%25C4%25B1calar%25C4%25B1.jpg" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img alt="kaplıca, cilt bakımı, akne, egzema, romatizma hastalığı" border="0" height="240" src="http://3.bp.blogspot.com/-hYhh1sZ36bo/T55dqrMIuqI/AAAAAAAAANc/8gWAr2vmuWQ/s320/gonen-kapl%25C4%25B1calar%25C4%25B1.jpg" title="Gönen Sıcak Su Kaynakları (Kaplıca)" width="320" /></a></div>
Balıkesir’
in Gönen ilçesinde yer alan sıcak su (Termal) kaynaklarıdır. Gönen kent
merkezinin kuzey kesiminde bulunan kaplıcalara gelen sıcak sular,
yöreden geçen fay) hattını örten ve geniş bir alan yayılan alüvyon
katmanlarının gözeneklerine yerleşmiş durumdadır. Buradaki sıcak su
kaynakları Eski kaynak, Çemberli kaynak ve Büyük Kanal adıyla da anılan
Mermerli Kuyu’ dur.<br />
<br />
Sıcak su kaynakları, <b>kaplıca</b> tesislerinin ortasındaki geniş bir
parktadır. Eski kaynak suyu 52 derece, Çemberli kaynak suyu 75 derece,
Mermerli Kuyu’ nun suyu da 77 derecedir. Sodyum, sülfat, bikarbonat ve
klorür bakımından zengin olan bu kaynak suları, magmatik ve hipotonik
sular grubundadır.<br />
<br />
Gönen kentine 10 km kadar uzaklıkta Ekşidere Dağ Ilıcası ve Ekşidere
Gençlik Suyu kaynakları daha soğuk ve çıkan suların radyoaktivitesi
yüksektir. Dağ Ilıcası’ nın suyu 44 derece, Gençlik Suyu ise 18
derecedir.<br />
<br />
Gönen Maden sularının banyo olarak romatizma, bağırsak, kan ve kadın
hastalıkları, Şifalı suları ise içme kürleriyle kullanıldığında da
sindirim sistemi hastalıklarında olumlu etkisi olduğu bilinir. Mide
hastalıkları, <b>Şeker hastalığı</b>, Obesite, Gut, Karaciğer veSafra kesesi fonksiyonel yetmezlikleri, <b>Cilt bakımı</b> açısından ise, "Egzema, Akne, Psöriasis, Nörodermit, Kronik rezidüel ürtiker" hastalıklarına şifa sağlar. Gönen Kaplıcaları, <b>kaplıca</b> turizmi bakımından Türkiye çapında önem taşır ve ilgi görür.
Gülseren Mutluhttp://www.blogger.com/profile/17418349753772877005noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-1435541784331924105.post-4732166688145176132013-07-06T07:01:00.000-07:002013-07-06T07:01:33.024-07:00Aile içi şiddetin sonuçlarıAile içi şiddetin şiddete ve saldırganlığa yönelik davranışlara yol açtığı gibi intihar gibi olumsuz sonuçlar doğurabildiği belirtildi.<br /><br /><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="http://1.bp.blogspot.com/-AJRtUJjmeys/T93IicOkoJI/AAAAAAAAAXM/lVPLWwXBtJs/s1600/9147-IHA_20120526_207212.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="273" src="http://1.bp.blogspot.com/-AJRtUJjmeys/T93IicOkoJI/AAAAAAAAAXM/lVPLWwXBtJs/s400/9147-IHA_20120526_207212.jpg" width="400" /></a></div><br /><h3 style="background-color: white; border: 0px; font-family: arial, helvetica, sans; line-height: 20px; margin: 0px; outline: 0px; padding: 0px; vertical-align: baseline;"><div style="border: 0px; font-family: inherit; font-style: inherit; outline: 0px; padding: 0px; vertical-align: baseline;"><span style="font-family: Verdana; font-size: small; font-weight: normal;">Geçtiğimiz günlerde Trabzon’un Tonya ilçesinde aile içi şiddetin küçük yaşta bir çocuğu intihara sürüklediğini hatırlatan Trabzon Özel İmperial Hastanesi Psikiyatri Uzmanı Dr. Şenol Anaç, aile içi şiddetin olduğu bir ailede büyüme, şiddete maruz kalmanın intihar gibi olumsuz sonuçlar doğurabileceğini söyledi. Çocukta kişiliğin oturmasında ilk beş yılın çok önemli olduğunu ifade eden Anaç, kişinin bedensel ve ruhsal açıdan, zarar görmesine, yaralanmasına veya sakat kalmasına neden olan davranışların hepsine ‘şiddet’ dendiğini kaydeden Dr. Anaç “Şiddeti, fiziksel, duygusal, ekonomik ve cinsel şiddet diye sınıflandırabiliriz. Şiddete ve saldırganlığa yönelik davranışlar yaşamın erken dönemlerinde öğrenilir. Kişiliğin oluşumunda ilk beş yıl önemlidir. Bu nedenle aile temeldir.</span></div><div style="border: 0px; font-family: inherit; font-style: inherit; outline: 0px; padding: 0px; vertical-align: baseline;"><span style="font-family: Verdana; font-size: small; font-weight: normal;">Sonrasındaki okul ise, ailede alınan en iyi yada kötü eğitimi, şekillendirme, düzeltme ve çocuğu toplumsallaştırmaya çalışır. Aile içi şiddetin olduğu bir ailede büyüme, şiddete maruz kalma, öğrenilme yoluyla, şiddete yatkınlık oluşturur. Medyanın şiddete uygulayan kahramanlar oluşturması ve ergenlerin bunları örnek alması ile yine medyanın şiddet olaylarını denetimsiz yayımlanmasıyla şiddete karşı duyarsızlık ve uygulanabilirlik düşüncelerin gelişmesi şiddete eğilimi artırmaktadır. Tüm bunların yanında aile içi şiddet intihar gibi istenmeyen sonuçlara da yol açabilir” dedi.</span></div><div style="border: 0px; font-family: inherit; font-style: inherit; outline: 0px; padding: 0px; vertical-align: baseline;"><span style="font-family: Verdana; font-size: small; font-weight: normal;">Ekonomik zorluklar, kültürel çalışmalar ve gelecek korkusunun bireylerde, umutsuzluk, bunalım ve öfke duygularının oluşmasına sebeb olduğunu kaydeden Dr. Anaç “İletişim becerilerinin yetersizliği, dürtü kontrol bozukluğu, alkol ve madde kullanımı, antisosyal ve narşistik, paranoid kişilik bozukluğu şiddet eğilimini artıran psikiyatrik nedenlerdir. Çözüm olarak bireysel çözümler yerine, toplumsal çözümler daha etkileyici olacaktır.</span></div><div style="border: 0px; font-family: inherit; font-style: inherit; outline: 0px; padding: 0px; vertical-align: baseline;"><span style="font-family: Verdana; font-size: small; font-weight: normal;">Anne baba eğitimi, okullarda psikolojik danışmanlıkta rehberliğe ağırlık verilmesi, medyanın şiddet içerikli yayınlarına öz denetim uygulaması, şiddet uygulayan kahramanlar yerine, bilimde, sanatta, sporda başarılı kahramanlar ön plana çıkarılması çocuk ve ergenler üzerinde etkili olacaktır. Yine ekonomik çözümler, topluma psikiyatrik yardıma ulaşabilirliliği artırma şiddeti önlemede etkili olacaktır. Sonuç olarak geçmiş yıllara göre daha zengin ve eğitimliyiz. Fakat amaç, eğitim, refah ve mutluluk olmalı" şeklinde konuştu.</span></div></h3>Gülseren Mutluhttp://www.blogger.com/profile/17418349753772877005noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-1435541784331924105.post-87705384499678726082013-06-10T06:49:00.000-07:002013-06-10T06:49:15.644-07:00Sezaryen doğumdaki büyük tehlikeAlerji Uzmanı Prof. Dr. Yonca Tabak, sezaryen ile yapılan doğumların yüzyılın hastalığı olan alerjiyi arttırdığını söyledi.<br /><br /><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="http://4.bp.blogspot.com/-vgRjsMBwue8/T8oJ5bv585I/AAAAAAAAAW4/zzUvJ6sJWGs/s1600/9488-sezeryan.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="http://4.bp.blogspot.com/-vgRjsMBwue8/T8oJ5bv585I/AAAAAAAAAW4/zzUvJ6sJWGs/s1600/9488-sezeryan.jpg" /></a></div><br /><div style="text-align: left;"><u><strong><span style="font-size: x-small;"><span style="font-family: Verdana;"><span style="background-color: white; line-height: 20px;">Alerji Uzmanı Prof. Dr.</span></span></span></strong></u><span style="font-family: Verdana;"><span style="background-color: white; font-size: x-small; line-height: 20px;"> <u><strong>Yonca Tabak,</strong></u> alerjinin oluşumunda doğum şeklinin önemli bir yer tuttuğunu vurguladı. Sezaryen doğumların yüzde <u><strong>50’den</strong></u> fazlasının anne isteği ile gerçekleştiğini ve bu doğumların çocuklarda astım görülme sıklığını <u><strong>yüzde 20</strong></u> arttırdığını belirten Tabak, özellikle besin alerjisinin de sezaryen doğuma bağlı olduğunun altını çizdi. Normal yoldan doğan bebeklerin sezaryen ile doğan bebeklere göre daha az alerji olduğunu belirten Prof. Dr. Tabak, “Normal doğum ile dünyaya gelen bebekler, ilk kez doğum kanalında mikropla tanışıyor ve doğdukları andan itibaren bağışıklık sistemini güçlendirmek için mücadeleye başlıyorlar. Sezaryen ile doğan, yani steril bir şekilde dünyaya gelen bebeklerde ise tam aksi oluyor” dedi.</span><span style="background-color: white;"> </span></span><span style="background-color: white; font-family: Verdana; font-size: x-small; line-height: 20px;">Prof. Dr. Yonca Tabak, bilim adamlarının alerjinin artış nedenlerini araştırdığını, bu araştırmalardan en kapsamlısının <u><strong>“Hijyen Hipotezi”</strong></u> olduğunu, bu hipotezde bağışıklık sisteminin bir teraziye benzetildiğini belirtti. Tabak, bağışıklık sisteminin bir terazinin iki kolu gibi birbirinin aksi yönünde çalışan iki farklı sistemden oluştuğunu, bir kolun mikroplarla savaştığını, diğer bir kolun ise alerjik reaksiyonlardan sorumlu olduğunu söyledi. Prof. Dr. Yonca Tabak, bağışıklık sisteminin mikroplarla çok temas etmesinin alerjiden uzaklaşmayı sağladığını, tam tersi durumlarda ise mikropla ne kadar az temas edilirse o kadar alerjinin arttığını dile getirdi. </span><span style="background-color: white; font-family: Verdana; font-size: x-small; line-height: 20px;">Prof. Dr. Yonca Tabak, sezaryen doğumun getirebileceği problemler açısından anneleri uyarırken, özellikle alerjik annelerin tıbbi bir zorunluluk olmadıkça sezaryen doğumu tercih etmemeleri gerektiğinin altını çizdi.</span></div>Gülseren Mutluhttp://www.blogger.com/profile/17418349753772877005noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-1435541784331924105.post-19451746547144305372013-05-09T15:43:00.000-07:002013-05-09T15:43:24.130-07:00Yorgunluk hissini nasıl yenebiliriz?<div align="left"><strong class="style3">Yorgunluk hissini nasıl yenebiliriz?</strong></div><div align="left"><span class="blogsection blogsection"><b><b id="soqz"><span id="soqz9" style="font-size: small;"><b><b id="soqz2"><span id="soqz3" style="font-size: small;"><img align="left" alt="çocuk zeka" height="132" hspace="6" src="http://www.ozlemsert.com/images/yorgunluk.jpg" width="155" /></span></b></b></span></b></b></span></div><div id="uty33"> <div align="left"> <div align="justify">Hayatımızın bazı dönemlerinde nedenini bilmediğimiz yorgunluk hissine kapılabiliriz. Sabahları çok yorgun kalkarız, uyku problemleri yaşarız, konsantrasyon problemleri ve hiçbir şey yapmak istemediğimiz dönemler olabilir.</div><div align="justify">Yorgunluk hissimizin elbette patolojik nedenleri olabilir; nörolojik hastalıklar, enfeksiyonlar, diyabet, tiroid, menopoz, dolaşım bozuklukları, kanser hastalıklarında bu etki artmaktadır. </div><div align="justify">Bir başka neden ise kişilerin beslenme alışkanlıklarının değişmesi;</div><div align="justify"><u><strong>Az sıvı alımı</strong></u><strong>;</strong> Su tüketim miktarının azalması hem metabolizmamızın çalışmasını hem de kas gücünü azaltmaktadır. Susuzluk hissinin yok olması su kaybını artırır ve yorgunluğa neden olabilir.</div><div align="justify"><u><strong>Yetersiz beslenme</strong></u>; Vücudumuzun birçok besin öğesine ihtiyacı bulunmaktadır. Özellikle enerji metabolizmasını etkileyen B grubu vitaminleri eksikliğinde yorgunluk hissi oluşabilmektedir. Bunun yanı sıra, C, D, E vitaminleri, çinko, selenyum, demir eksikliği de neden olabilmektedir.</div><div align="justify"><u><strong>Fazla kilo</strong></u><strong>;</strong> Şişmanlık günümüzde birçok hastalığı tetikleyen bir faktör. Kişinin sağlıksız beslenmesi, fiziksel aktivitenin azalması, vücut yağ kitlesinin artmasıyla organların etrafınının yağ bağlaması da yorgunluk hissini artıracaktır.</div><div align="justify"><u><strong>Kahvaltı yapmamak</strong></u><strong>; </strong>Sabah saatlerinde kan şekerimiz düşer ve yakıt olarak glikoz yani karbonhidrat içerikli bir yiyecek alınmazsa öğleye doğru şeker oranı normalin daha da altına inecektir, bu durum kişide yorgunluk, konsantrasyon bozukluğu, baş ağrısı, uyku hali yaratır.</div><div align="justify"><u><strong>Bol yağlı besinler tüketmek</strong></u><strong>;</strong> Sindirim sistemini zorlayan beraberinde yorgunluk hissini artıran aşırı yağlı besinlerin sıklıkla tüketimi etkilemekte; fast-food, kızartmalar, hamur işlerini mümkün olduğu kadar tüketmemek de fayda var.</div><div align="justify"><u><strong>Alkol tüketimi</strong></u><strong>;</strong> Aç karnına tüketilen veya tok olsak bile beraberinde tatlı yiyeceklerle tüketilen alkollü içecekler sıklığının artmasıyla yorgunluk hissi yaşanabilmekte.</div><span id="sxp259"><br id="sxp260" /> </span><br /></div></div><div id="n.oi1"> <div align="left" id="sxp2"><strong>Dyt. Özlem Sert Aydın</strong></div></div><div align="left" class="createdate"><em>http://www.ozlemsert.com</em></div>Gülseren Mutluhttp://www.blogger.com/profile/17418349753772877005noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-1435541784331924105.post-28500629468654867632013-04-01T17:10:00.000-07:002013-04-01T17:10:33.615-07:00Et beni şeker hastalığının habercisi<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="http://4.bp.blogspot.com/-incLIfnY2b4/T_yjnBbu43I/AAAAAAAAAd4/Wuj7ws-KUA4/s1600/bilisim1.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="297" src="http://4.bp.blogspot.com/-incLIfnY2b4/T_yjnBbu43I/AAAAAAAAAd4/Wuj7ws-KUA4/s400/bilisim1.jpg" width="400" /></a></div><br /><span style="background-color: white;"><span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; line-height: 17px;">Ciltte çok yaygın lezyonlardan olan ve genellikle sayıları 1 ile 40 arasında değişen et benleri (skin tag), obeziteden bağımsız şeker hastalığı riskini artıran etkenler arasında gösteriliyor.</span><br style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; line-height: 17px;" /><span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; line-height: 17px;">Uzmanlar vücutta ikiden fazla görülen et beninin insüline duyarlılığı azalttığı, şeker hastalığı riskini de arttırdığı yönünde uyarıyor.</span><br style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; line-height: 17px;" /><br style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; line-height: 17px;" /><span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; line-height: 17px;">Dicle Üniversitesi (DÜ) Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Alparslan Kemal Tuzcu'nun, ''Vücudunda et beni bulunanlarda şeker hastalığı riski yaklaşık 3 kat artıyor'' dedi.</span></span>Gülseren Mutluhttp://www.blogger.com/profile/17418349753772877005noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-1435541784331924105.post-70742516747550963162012-11-25T11:31:00.001-08:002012-11-25T11:31:26.713-08:00Doğuştan engelli çocukları, hayata kazandıran teknoloji Türkiye'de<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="http://1.bp.blogspot.com/-sz_BKCHb-wg/T-G-WPrNcWI/AAAAAAAAAYg/wweZY4uzVf4/s1600/engelli+assistive+1.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="400" src="http://1.bp.blogspot.com/-sz_BKCHb-wg/T-G-WPrNcWI/AAAAAAAAAYg/wweZY4uzVf4/s400/engelli+assistive+1.jpg" width="266" /></a></div><br /><div align="center" style="text-align: left;"><span style="font-family: verdana, geneva; font-size: 10pt;"><span style="line-height: 115%;">Tobii Techology, Tobii Assistive ürünleri ile doğuştan engelli çocuklara yeni bir dünyanın kapılarını açıyor. Hareket kabiliyetini kısmi veya tamamen yitirmiş hastalar için umut ışığı olan Tobii Assistive ürünleri, hastaların sadece göz hareketleriyle iletişim kurmalarını sağlıyor.</span></span></div><div style="line-height: 150%; text-align: left;"><span style="font-family: verdana, geneva; font-size: 10pt; line-height: 150%;">Tobii Assistive ürünleri doğuştan engelli çocuklara hayatı öğretiyor. Doğuştan engelli çocuk, dünyayı ve iletişim kurmayı bu yazılımlar sayesinde öğrenip, iletişim yeteneğini geliştirebiliyor. Hayatında hiç iletişim kuramamış engelli çocuklar, bu ürün ile okuyup, yazabiliyor, diafon yardımıyla konuşabiliyor. </span></div><div style="line-height: 150%; text-align: left;"><span style="font-family: verdana, geneva; font-size: 10pt; line-height: 150%;">Engelli çocuklar göz kontrol teknolojisi sayesinde bakılan alanlar üzerinde, mouse ve klavye ile yapabildikleri işlemlerin yanı sıra, Tobii Technology’nin sunduğu özel yazılımlar sayesinde, çeşitli komut ve uygulamaları kolayca seçebiliyor. Herhangi bir harekete ihtiyaç duymayan çocuklar, bilgisayar kullanıp müzik çalabiliyor, zihinsel gelişimleri için sembollerle zeka oyunları oynuyor, çizgi film izleyebiliyor, cep telefonuyla acil durum aramaları gerçekleştirebiliyor, cümle yazarak ya da belirli kelime gruplarını seçerek bilgisayar yardımı ile konuşabiliyor, TV kumandasını kontrol edebiliyor, acil durumlarda alarm verebiliyor ve gerekli kurumları arayabiliyor.</span></div><div style="line-height: 150%; text-align: left;"><span style="font-family: verdana, geneva; font-size: 10pt; line-height: 150%;">Tobii Assistive ürünleri öğrenim zorluğu çeken, zeka geriliği ya da benzeri mental problemler yaşayan çocuklar için de iletişim geliştirici ürünler olarak kullanılmasının yanı sıra ALS, Otizm, Rett Sendromu, Serebral Palsi, Ağır Romatizma hastalarına, Tramvatik Beyin Hasarlarına, inme geçirenlere, Kısmi Felçlilere ve Omurilik Felçlilerine de umut ışığı oluyor.</span></div>Gülseren Mutluhttp://www.blogger.com/profile/17418349753772877005noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-1435541784331924105.post-38081026435502317912012-10-15T12:46:00.000-07:002012-10-15T12:46:10.324-07:00Hamilelik Döneminde Beslenme Önerileri<div align="left"><strong class="style3" id="uty30">Hamilelik Döneminde Beslenme Önerileri </strong></div><div align="left"><span class="blogsection blogsection"><b><b id="soqz"><span id="soqz9" style="font-size: small;"><b><b id="soqz2"><span id="soqz3" style="font-size: small;"><img align="left" alt="hamilelik doneminde beslenme" height="144" hspace="7" src="http://www.ozlemsert.com/images/hamilelik.jpg" width="128" /></span></b></b></span></b></b></span></div><div id="uty33"> <div align="left"><strong id="ofbi"><span class="style20">H</span></strong><strong>amilelerin normalden daha fazla ihtiyaç duyduğu besin öğeleri nelerdir?</strong><strong><br id="ofbi1" /> <br id="ofbi2" /> </strong> Hamileler günlük tüketilen besin ve besin öğelerine normalden biraz daha fazla ihtiyaç duymaktadırlar. Öncelikle yapılan kan tahlili sonucu ve vücut analiz sonuçlarına göre düzenlenmelidir ama genel olarak ihtiyaç duyulan besin öğeleri;<br />*Proteinden zengin; az yağlı süt ve süt ürünleri, yağsız et, tavuk, balık,yumurta.<br />*A vitamininden zengin; peynir, yumurta, portakal, koyu yeşil yapraklı sebzeler, kayısı, domates.<br />*B2 vitamininden zengin; bira mayası, buğday başağı, yeşil sebzeler, havuç, enginar, fındık, yerfıstığı ve mercimek gibi bitkisel besinler.<br />*B1 vitamininden zengin; tahıl ürünleri, kepek, bira mayası, sebzeler.<br />*Folattan zengin; yeşil yapraklı sebzeler<strong>, </strong>bakla, yeşil lifli sebzeler, karnıbahar, brokoli ve taneli tahıllar.<br />*C vitamininden zengin; taze sebze ve meyveler, kivi, maydanoz, domates, turunçgiller, kuşburnu.<br />*Beta karotenden zengin; koyu yeşil ve sarı sebzelerde ve meyveler.<br />*Günde ekstra 200-300 kalori almalıdırlar.<br /><strong>Hamilelerin sakınması ve dikkat etmesi gereken besinler nelerdir?</strong><br />*Karaciğer çok fazla A vitamini içerdiğinden ve fazla alınan A vitamininin (günde 3000mcg üzeri) toksik etkisinden ve düşük tehlikesi yaratabileceğinden çok fazla tüketilmemelidir.<br />*Doktor tavsiyesi olmadan alınan balık yağı tabletlerinin de aynı şekilde etkisi olabilmektedir.<br />*Kahve gibi kafein içeren içeceklerinde tüketimi azaltılmalıdır.<br />*Alkol tüketimi bebekte zeka geriliğine neden olabileceği için tüketilmemelidir.<br />*Pastörize edilmemiş süt ve süt ürünleri listerya içerebileceğinden tüketilmemelidir.<br />*Çiğ yada iyi pişmemiş yumurta salmonella içereceğinden, iyi pişmiş katı yumurta olarak tercih edilmelidir.<br />*Sebze ve meyveler iyi yıkanmalı, üzerinde çamur, toz, toprak kalıntıları olmamalıdır.<br />*Çok tuzlu yiyeceler hem hipertansiyona neden olabilmekte hemde ödem sorunu yaratmakta, bu nedenle yemekler az tuzlu olarak yenilmelidir.<br /><strong>Hamile bayanların en çok şikayet ettiği rahatsızlık kabızlık ve gaz problemi, bunları önlemek için neler yapılabilir?</strong><br />Özellikle hamileliğin ilk aylarında en çok şikayet edilen konu kabızlıktır. Önlemek için her öğünde posadan zengin yiyecekler;sebze,salata veya sebze çorba, ara öğünlerde barsakları çalıştıran kayısı, erik, incir, armut, kivi gibi meyvelerden tüketmek, günde en az 2 litre su içmek bu sorunu giderecektir. Gaz problemini önlemek için ise yavaş yemek yemek, yemeklerden sonra rezene ve papatya çayından destek almak, fazla rahatsızlık veren yiyecekleri besleme programlarından elimine etmek veya pişirme yöntemini değiştirmek gerekebilir. Örneğin çiğ sebzeler rahatsızlık veriyorsa, pişmiş olarak tüketmek (sebze yemeği veya çorbası olarak), yemekleri tatlandırmak için içerisine kimyon, karabiber ve zencefilden destek alınabilir, kurubaklagilleri en az 8-9 saat suda bekletip gaz yapıcı öğelerin suya geçmesini sağlayarak pişirmek gaz probleminin giderilmesinde etkili olacaktır. Çok fazla asitli içecekler tüketmek, yemek sırasında aşırı su içmek, ayakta yemek yemek te gaz problemini artırır.<br /><strong>Hamilelikte çok hızlı bir kilo artışı gözlenir ve sonrasında o kiloları vermekte zor olur. Normalde kaç kilo alınmalıdır?</strong><br />Günlük 300 kcal fazla alınan kaloriyle gebelik boyunca normal bir gebe ortalama 10 - 12 kg, zayıf bir gebe ise 12-13 kilo alır ama bu rakam kişiden kişiye değişebilmektedir. Doğumla beraber bebegin agırlıgı, plasenta ve su ile alınan kiloların 6-7 kilosu kaybedilir, emziklilik döneminde ise artan metabolizma hızıda alınan kiloların verilmesinde bir destek unsurdur. Doğum sonrasında bebeğinde sağlığı düşünülerek ayda 1-2 kilo verilmesi önerilir.<br /><strong>Vejeteryan annelerin beslenmelerinde dikkat etmeleri gerekenler</strong> <strong>nelerdir?</strong><br />Hamilelik döneminde bütün besin gruplarına ihtiyaç duyulur ama en fazla gereksinim olan proteindir. Vegan annelerin yumurta, süt, peynir, yoğurt, kurubaklagiller, kuruyemişlerden oluşan dengeli bir beslenme programını uygulamalıdırlar eğer anne yumurta ve süt ürünlerini de tüketmiyorsa doktor kontrolünde bazı vitamin ve minerallerden destek almalıdır. Genellikle veganlarda B12 ve D vitamini, kalsiyum ve demir eksikliği görülmektedir.. <br /><br id="ofbi54" /> <span id="sxp259"><br id="sxp260" /> </span><br /></div></div><div id="n.oi1"> </div><div align="left"><strong>Dyt. Özlem Sert Aydın</strong></div><div align="left" class="createdate"><em>http://www.ozlemsert.com</em></div>Gülseren Mutluhttp://www.blogger.com/profile/17418349753772877005noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-1435541784331924105.post-2015940924262272252012-10-03T09:43:00.001-07:002012-10-03T09:43:16.451-07:00Domuz Gribinden korunmak için nasil beslenelim<div align="left"><strong class="style3" id="uty30">Domuz Gribinden korunmak için nasil beslenelim </strong><span class="blogsection blogsection"><b><b id="soqz"><span id="soqz9" style="font-size: small;"><b><b id="soqz2"><span id="soqz3" style="font-size: small;"><img align="left" alt="domuz gribi beslenme" height="146" src="http://www.ozlemsert.com/images/domuzgribi.jpg" width="140" /></span></b></b></span></b></b></span></div><div id="uty33"> <div align="left"><br />Bir tür solunum yolu hastalığı olan domuz gribinin normal gripten farkı insandan insana hızlı bir şekilde yayılıp yüksek ateş, boğaz, baş ve eklem ağrısı, öksürük, halsizlik, üşüme hatta bazı kişilerde kusma ve ishalle bulgu vermesidir.<br />Hastalıktan korunmak için birincil olarak el hijyenine büyük önem verilmelidir, sık sık eller sabunla yıkanmalı ve kalabalık ortamlardan mümkün olduğu kadar uzak durulmalıdır. Bunun dışında vücudumuzun virüslere karşı özellikle domuz gribi virüsü olan H1N1’ e karşı savaşabilmesi için bağışıklık sisteminin de güçlenmesi ve özellikle belli yiyeceklerin sıklıkla tüketmelisi gerekmektedir.<br /><br /><strong>Sarımsak tüketin</strong>: Sarımsak içeriğinde allicin adlı çok güçlü bir antioksidant bulunmakta ve vücudu serbest radikallerden korumaktadır. Sarımsak bağışıklık sistemini güçlendirmenin de en ucuz yollarından biridir. <br /><strong>Yoğurt veya kefir tüketin</strong>: Birçok araştırma probiyotik gıdaların bağışıklık sistemimiz için yararlı olduğunu belirtmektedir. Yoğurt ve kefir bağışıklık sistemini güçlendirerek bir çok hastalığı önleyici etkiye sahiptir.<br /><strong>Supleman takviyesi alın</strong>: Tükettiğimiz besinler günlük vitamin ve mineral ihtiyacımızı karşılamayabilir. Bu nedenle, bir uzmana danışarak vücudumuz için gerekli takviyeleri alabilirsiniz.<br /><strong>Yeşil çay tüketin</strong>: Polifenollerden zengin olan çay özellikle yeşil çay güçlü bir antioksidanttır. Siyah çayda aynı etkiye sahiptir ama yeşil çay içeriği daha zengindir.<br /><br /><strong>Narenciye tüketin</strong>: Vücudumuz tarafından üretilmeyen ve depolanmayan C vitaminini günlük olarak çeşitli besinlerden almalıyız. Özellikle turunçgillerde bol miktarda, taze sebzelerde, maydanozda, kabakta, soğanda ve domateste bulunur.<br /><strong>Yeterli protein alın</strong>: Metabolizmamızın ve kas dokumuzun çalışması, dokuların onarımı, bağışıklık sisteminin güçlenmesi için ihtiyacımız ölçüsünde günlük proteinden zengin besinler tüketmeliyiz.<br /><strong>Çinkodan zengin beslenin</strong>: Çinko proteinlerin enerjiye dönüştürülmesi için çok önemlidir, zihinsel fonksiyonlarda, vücudun kendi kendini iyileştirmesi ve yenilemesi gereken durumlarda , bağışıklık sisteminin gelişmesinde, hormonal dengede önemli yere sahiptir. Kuruyemişler, deniz ürünleri, et, karaciğer, süt ve yumurtada bulunur. <br /><strong>Şekeri azaltın</strong>: Çalışmalar fazla tüketilen şekerin bağışıklık sistemini baskıladığını gösteriyor. Mümkün olduğu kadar şeker ve şekerli besinleri azaltmalısınız. Bu hem gripten hem de fazla kilodan korunmada etkili olacaktır.<br /><strong>Stresten uzak durun</strong>: Bağışıklık sisteminin zayıflamasında şekerin etkisi artık bilinen bir gerçek. Grip yanı sıra birçok hastalığında oluşumunu tetikliyor. <br /><span id="sxp259"><br id="sxp260" /> </span><br /></div></div><div id="n.oi1"> <div align="left" id="sxp2"><strong>Dyt. Özlem Sert Aydın</strong></div></div><div align="left" class="createdate"><em>http://www.ozlemsert.com</em></div>Gülseren Mutluhttp://www.blogger.com/profile/17418349753772877005noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-1435541784331924105.post-18033638301738989182012-09-09T05:39:00.002-07:002012-09-09T05:39:47.366-07:00Archos'dan, Android'li Müzik Oynatıcısı.<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="http://2.bp.blogspot.com/-tNdbeHG7Ejg/TzB-qzRNCkI/AAAAAAAAAD8/RTId0123CGI/s1600/worldoftech_13282551207.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="http://2.bp.blogspot.com/-tNdbeHG7Ejg/TzB-qzRNCkI/AAAAAAAAAD8/RTId0123CGI/s1600/worldoftech_13282551207.jpg" /></a></div><div> Hep demişimdir. Android'li fırın ve buzdolabı görürsem şaşırmayacağım diye. Archos, Android işletim sistemini kullanan oldukça geniş işlevli Home Connect adındaki cihazını Türkiye'de piyasaya sunuyor.</div><div> Saat, radyo, müzik çalar, video oynatıcı gibi kullanabileceğiniz Home Connect ayrıca sosyal ağlara girmenizi de sağlıyor.</div><div> Stereo hoparlörü bulunan Archos 35 Home Connect, sabah alarmınız, akşam yatarken müzik çalarınız olabiliyor. WiFi desteği sayesinde yataktan kalkmadan, başucunuzdan maillerinizi kontrol edebiliyor ve sosyal ağlara bakabiliyorsunuz.</div><div> Şubat ayı içerisinde ülkemizde satışa sunulması beklenen ürünün, pek çok kullanıcı kitlesine hitap edeceği tartışılmaz. Ürün Türkiye'de 449 TL fiyat ile satışa sunulacak. Teknik özellikleri ise:</div><div> -Stereo hoparlör</div><div> -3.5 inç HVGA 480x320 dokunmatik ekran</div><div> -Android 2.2 Froyo</div><div> -1 GHz Arm Cortex A8</div><div> -DSP ( Dijital ses işlemcisi)</div><div> -Ön kamera</div><div> -WiFi, microSD, micro USB</div><div> -Dahili batarya</div>Gülseren Mutluhttp://www.blogger.com/profile/17418349753772877005noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-1435541784331924105.post-1999773230992179382012-09-09T05:39:00.001-07:002012-09-09T05:39:37.949-07:00Facebook, Google 'ı Kopyaladı (mı?).<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="http://2.bp.blogspot.com/-R8giBoTrzUE/TzB-BHVJFuI/AAAAAAAAAD0/Dm0PdFSPx9s/s1600/worldoftech_1328255199116.png" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="220" src="http://2.bp.blogspot.com/-R8giBoTrzUE/TzB-BHVJFuI/AAAAAAAAAD0/Dm0PdFSPx9s/s400/worldoftech_1328255199116.png" width="400" /></a></div><div> İnternet kullanıcılarının gözde adreslerinden Facebook şu sıralar yoğun bir tempo içerisinde. Halka arzı söz konusu olan site çalışmalarını devam ettiriken, diğer yandan kullanıcı odaklı düzenleme ve geliştirme işlemlerini de sürdürüyor.</div><div> Zaman Tüneli (Timeline) ile bu anlamda büyük bir adım atan yetkililer, daha sonra ufak tefek müdahalelerle değişim rüzgarını devam ettirdiler. Buna son örnek ise yenilenen fotoğraf görüntüleme ara yüzü oldu.</div><div> Yine "lightbox" özelliği kullanılarak tasarlanan ekranda fotoğraf büyük boyutta açılıyor ve sağ bölüme yerleşen sütunda ise içerik hakkındaki bilgi ve yorumlara yer veriliyor.</div><div> Fakat yukarıdaki ekran görüntüsü bir yerden tanıdık gelebilir. Zira Google Plus'ın uzun süredir kullandığı görsel içerik görüntüleme servisi de neredeyse aynı şekilde bir dizayna sahip.</div><div> Konu hakkında bir açıklama yapmayan Facebook'un bunu yayına alıp almayacağı bilinmezken, akıllara benzeri bir olay olan "Çerçeve" fonksiyonu geldi. </div><div> Google+'ın en önemli özelliklerinden birisi olan, kullanıcı grubuna göre içerik paylaşmayı sağlayan sistem de kısa süre içerisinde Facebook tarafından -ufak değişikliklerle- kopyalanmış ve tartışmalara neden olmuştu.</div>Gülseren Mutluhttp://www.blogger.com/profile/17418349753772877005noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-1435541784331924105.post-62833668241649616292012-09-09T05:39:00.000-07:002012-09-09T05:39:27.798-07:00Facebook’u boyadı, dolar milyoneri oluyor.<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="http://2.bp.blogspot.com/-Zuy661TYoig/TzB_VhOPbrI/AAAAAAAAAEE/MJlZKYpUtuA/s1600/worldoftech_1328255051164.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="298" src="http://2.bp.blogspot.com/-Zuy661TYoig/TzB_VhOPbrI/AAAAAAAAAEE/MJlZKYpUtuA/s400/worldoftech_1328255051164.jpg" width="400" /></a></div><div>Choe, Facebook hissesine razı oldu ve binde 2 hisse aldı. Halka arzla Choe’nin 200 milyon doları olacak.</div><div></div><div>Bundan 7 yıl önce Facebook kurulduğunda, şirketin Palo Alto, California’daki merkez ofisinin dış cephesini graffiti ile süsleyen David Choe, Mark Zuckenberg’in peşin para yerine, Facebook hisseleriyle ödeme yapma teklifini kabul ettiğine son derece memnun.</div><div></div><div>Zuckenberg’in, “Ya birkaç bin dolara razı ol, ya da yüzde 0.2 hisse verelim” teklifine ‘hisse’ yanıtını veren Choe’nin aldığı binde 2 hissenin değeri, şirketin 5 milyar dolarlık ilk halka arzının gerçekleşmesiyle 200 milyon dolara ulaşacak.</div><div></div><div>Vatan'ın haberine göre, Facebook’un 1 Şubat 2011 tarihinde 5 milyar dolarlık ilk halka arzı için ABD Sermaye Piyasası Kurulu’na (SEC) resmen başvurması, çok sayıda milyarder doğacağına işaret ediyor.</div><div></div><div>Şirketin yüzde 28.4 hissesinin (533.8 milyon) sahibi olan kurucu ortak Marc Zuckenberg’in bu hisselerin değeri halka arz ile birlikte 25 milyar doları bulacak. Bir diğer kurucu ortak Jim Breyer ise Facebook’ta 201.4 milyon hisseye sahip. 2008 yılında şirket ile yollarını ayırma kararı alan Dustin Moskovitz’in de elinde ise 133.8 milyon hisse bulunuyor. Zuckerberg’ün fikirlerini çaldığını iddia eden Tyler ve Cameron Winklevoss da Facebook’ta 1.2 milyon hisseye sahip Facebook’un bir diğer eski kurucu ortağı Eduardo Saverin’in ise yüzde 5 hissesi var.</div><div></div><div>Piyasanın genel eğilimine sistematik olarak karşı gelmesiyle tanınan milyarder yatırımcı Peter Thiel’in Facebook’ta sahip olduğu 44.7 milyon hisseye 2 milyar dolardan fazla değer biçiliyor. 1995 yılında halka arz edilen Netscape’in kurucusu Marc Andreessen’in Facebook’ta ki 3.6 milyon hissesinin değeri ise 200 milyon doları buluyor. Facebook’un operasyon direktörü Sheryl Sandberg’in elinde 1 milyon hisse bulunuyor. Facebook tarafından SEC’e sunulan başvuruda Sandberg’ün 38.1 milyon hisse daha satın alma opsiyonundan bahsediliyor. Şirketin mali işlerinden sorumlu genel müdürü David A. Ebersman ise 7 milyondan fazla Facebook hissesinin sahibi. Rus milyarder Yuri Milner’in yatırım şirketi DST Global, Facebook’ta yüzde 7’lik bir hisseye sahip. Zuckerberg’ün dişçi babasının 2 milyon hisseye sahip olduğu şirketin kuruluşunun ilk yıllarında 250 çalışanına teşvik amaçlı hisse alım fırsatları sunduğu da biliniyor.</div><div></div><div><b>2011 GELİRİ 3.7 MİLYAR DOLAR</b></div><div></div><div>İlk halka arzı için önceki gün başvuruda bulunan Facebook, böylece bugüne kadar sır gibi sakladığı şirkete dair bazı verileri de kamuoyuyla paylaşmış oldu. Halka arzın ardından değeri 100 milyara ulaşması beklenilen Facebook’un 2010 yılında 1.9 milyar dolar olan geliri geçen yılın sonunda 3.7 milyar dolara yükseldi. Yıllık geliri 2009-2010 yılları arasında yüzde 154, 2010-2011 yılları arasında yüzde 88 artış kaydetti. Sitenin 2010’da 606 milyon dolar olan kârı, 2011’de 1 milyar dolara çıktı. 845 milyon kullanıcısı bulunan Facebook’u Aralık itibariyle 425 milyon cep telefonu kullanıcısına da ulaştı.</div><div> </div>Gülseren Mutluhttp://www.blogger.com/profile/17418349753772877005noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-1435541784331924105.post-17674105841340600152012-07-23T08:13:00.000-07:002012-07-23T08:13:08.784-07:00Bilgisayar Formatlamadan Önce Yapılması Gerekenler<center><table summary=""><tr><td>Bilgisayar Formatlamadan Önce Yapılması Gerekenler<br /> Kapmış olduğumuz kötü amaçlı bir program, denemek amaçlı kurup <br /> kaldırdığımız programlar veya sebep her ne olursa olsun bazan <br /> bütün çabalarımıza rağmen bilgisayarımızı ilk aldığımızdaki<br /> performansına döndürmemiz mümkün olmayabilir.<br /> Böyle durumlarda işletim sistemimizi yeniden kurmaktan yani<br /> bilgisayarımızı ilk aldığımız haline döndürmekten başka <br /> çözüm kalmamaktadır. Ancak bilgisayarın formatlanması( yani <br /> işletim sisteminin tamamiyle temizlenmesi) ve yeni işletim <br /> sisteminin kurulması, dikkat edilmesi gereken bazı husuları da <br /> gündeme getirir. Bunları maddeler halinde sıralamaya çalışalım:<br /> 1. İşletim sisteminin yüklü olduğu bölümde(C sürücüsü) bulunan <br /> dosyalarınızı yedekleyin. Kendi oluşturduğunuz klasörleri ve <br /> dosyaları yedeklemek genellikle bir problem oluşturmayacaktır,<br /> ancak kullandığınız programların oluşturduğu varsayılan dosya <br /><br />ve klasörleri yedeklemeyi unutmak genellikle formatlama esnasında <br /> en çok baş ağrıtan konulardan biridir. Genellikle programlar, <br /> ayarların kaydedildiği dosyaları ve bu programlarla oluşturulan<br /> dosyaları Belgelerim klasörü içinde program adıyla oluşturulmuş <br /> alt klasörlerde saklarlar. Dolayısıyla özellikle sık kullandığınız <br /> programların ayarlarının kaydedildiği dosyaları(formattan sonra <br /> bu ayarları tekrar alışkın olduğunuz halıne getirmenin ne kadar<br /> zaman alacağını unutmayın!) ve bu programlarla oluşturduğunuz<br /> dosyaları yedeklemeyi unutmayın.<br /> 2. CD/DVD’de ya da taşınabilir bir diskte saklı tutmadığınız asıl <br /> program kurulum dosyalarınız C sürücüsü üzerindeyse <br /> bunları da yedekleyin.<br /> 3. Şayet parola yöneticisi bir program kullanıyorsanız <br /> parolalarınızın yedeğini almayı unutmayın. Bu tür programların <br /> genellikle içe/dışa aktarma seçenekleri olduğundan programın <br /><br />kendisi kullanılarak parolalarınızın yedeğini almak genellikle <br /> problem oluşturmayacaktır. Ancak programı tekrar kullanmama ya da <br /> kullanamama(işletim sistemi değişikliği gibi) ihtimaline karşı .<br /> csv ya da .xml gibi başka programlarla da açılabilecek evrensel <br /> bir formatta da yedek almayı unutmayın.<br /> 4. Şayet Firefox kullanıyorsanız kişisel ayarlarınızı, <br /> eklentilerinizi, eklentilerinizin ayarlarını ve parolalarınızı <br /> yedeklemeyi unutmayın. (Bu konunun detayıyla ilgili yazımıza <br /> göz atmanızı tavsiye ederim.)<br /> 5. Şayet eposta yöneticisi kullanıyorsanız ve mesajlarınızın<br /> aslını sunucuda tutmuyorsanız bunları yedeklemeyi unutmayın. <br /> Ayrıca parolalarınızı, POP3 ve SMTP sunucularınızın adreslerini de <br /> bir kenara not etmeyi ya da program aracılığıyla yedeklemeyi unutmayın.<br /> 6. Hepsinden önemlisi ise sürücülerinizin yedeğini almak. <br /> Eğer formattan sonra Aygıt Yöneticinizde alttaki benzer bir <br /><br />şekille karşılaşmak ve başınıza ve de midenize ağrılar girmesini <br /> istemiyorsanız sürücülerinizi mutlaka yedekleyin. Piyasada bu işi <br /> yapan ücretli ya da ücretsiz bir sürü program var ve bunlardan birini <br /> kullanarak mutlaka sürücülerinizin yedeğini alın. Bu konu ile ilgili <br /> yazmış olduğumuz ve <br /> <a href="http://www.innovative-sol.com/drivermax/" target="_blank">DriverMax</a><br /> adlı ücretsiz programın kullanıldığı yazımızı okumanızı <br /> kesinlikle öneriyoruz.<br /> <a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="http://4.bp.blogspot.com/_okrxI2iWWCo/TDpH63rAv7I/AAAAAAAAADc/HVSvnnB8kOM/s1600/13.gif"><img style="display:block; margin:0px auto 10px; text-align:center;cursor:pointer; cursor:hand;width: 168px; height: 260px;" src="http://4.bp.blogspot.com/_okrxI2iWWCo/TDpH63rAv7I/AAAAAAAAADc/HVSvnnB8kOM/s320/13.gif" border="0" alt=""id="BLOGGER_PHOTO_ID_5492781772234080178" /></a><br /> 7. Ağ kartınızın sürücüsünü yedeklemeyi unutmayın. <br /><br />Evet bu yukarıdaki maddenin tekrarı, ancak inanın önemine <br /> binaen tekrar ediyoruz. Çünkü diğer sürülerinizin yedeğini <br /> almayı unutmuş bile olsanız şayet formattan sonra ağ kartınız <br /> çalışıyo olursa hiç değilse internete baglanarak <br /> bilgisayarınızın tanıyamadığı diğer aygıtlarınızın <br /> sürücülerini internetten bulma şansınız olur. <br /> Aksi taktirde ise şayet evde internete baglandığınız <br /> baska bir bilgisayarınız yok ise bir arkadaşınızın ya <br /> da teknik servisin yardımına muhtaç kalacağınızı asla unutmayın.<br /> Bu listede bilgisayar formatından önce yapılması gereken işleri <br /> hiçbirseyi atlamadan sıralamaya calışsak ta unutmuş olabileceğimiz <br /> ya da sizin bilgisayar kullanımınıza özel durumlar olabilir. <br /> Bunu göz önünde tutarak okuyucularımızdan kendi tecrübe ve <br /> tavsiyelerini de aşağıya yorum ekleyerek bizlerle paylaşmalarını rica<br /></td></tr></table></center>Gülseren Mutluhttp://www.blogger.com/profile/17418349753772877005noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-1435541784331924105.post-46419077804514652292012-07-23T08:12:00.000-07:002012-07-23T08:12:22.555-07:00Windows XP Formatlama ve Yeniden Kurulum (Resimli Anlatım)<center><table summary=""><tr><td>Windows XP Formatlama ve Yeniden Kurulum (Resimli Anlatım) – 1<br /> Bu yazımızda yeni bir sabir diske ilk defa Windows XP kurulumu ve <br /> kurulum esnasında sabit diskin bölümlendirilmesini anlatacağız.<br /> Eğer bilgisayarınızda Windows XP kurulu ise bazı problemlerle <br /> karşılaştığınız için bilgisayarınızı formatlayıp yeniden <br /> Windows XP kurmak istiyorsanız bu konudaki yazımızı okuyabilirsiniz.<br /> Bilgisayarınızı CD’den başlatın. <br /> Nasıl olduğunu bilmiyorsanız bu konudaki yazımıza başvurun.<br /> <a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="http://4.bp.blogspot.com/_okrxI2iWWCo/TDpEHgJlAbI/AAAAAAAAADU/VsN8__Vssak/12.gif"><img style="display:block; margin:0px auto 10px; text-align:center;cursor:pointer; cursor:hand;width: 500px; height: 375px;" src="http://4.bp.blogspot.com/_okrxI2iWWCo/TDpEHgJlAbI/AAAAAAAAADU/VsN8__Vssak/12.gif" border="0" alt=""id="BLOGGER_PHOTO_ID_5492777591211622834" /></a><br /><a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="http://4.bp.blogspot.com/_okrxI2iWWCo/TDpDxLGv-5I/AAAAAAAAADM/7vtKJKb4s-g/11.gif"><img style="display:block; margin:0px auto 10px; text-align:center;cursor:pointer; cursor:hand;width: 500px; height: 275px;" src="http://4.bp.blogspot.com/_okrxI2iWWCo/TDpDxLGv-5I/AAAAAAAAADM/7vtKJKb4s-g/11.gif" border="0" alt=""id="BLOGGER_PHOTO_ID_5492777207605492626" /></a> Kurulum dosyaları yüklendikten sonra <br /> ENTER tuşuna basarak kurulumun devam etmesini sağlayın.<br /> <a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="http://2.bp.blogspot.com/_okrxI2iWWCo/TDpDbA-pdjI/AAAAAAAAADE/PshVRK2wyxI/10.gif"><img style="display:block; margin:0px auto 10px; text-align:center;cursor:pointer; cursor:hand;width: 500px; height: 275px;" src="http://2.bp.blogspot.com/_okrxI2iWWCo/TDpDbA-pdjI/AAAAAAAAADE/PshVRK2wyxI/10.gif" border="0" alt=""id="BLOGGER_PHOTO_ID_5492776826930034226" /></a><br />F8 tuşuna basarak Lisans Sözleşmesini kabul edin.<br /> <a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="http://4.bp.blogspot.com/_okrxI2iWWCo/TDpCQlIdB0I/AAAAAAAAAC8/CAh0ZgSC7qc/9.gif"><img style="display:block; margin:0px auto 10px; text-align:center;cursor:pointer; cursor:hand;width: 500px; height: 275px;" src="http://4.bp.blogspot.com/_okrxI2iWWCo/TDpCQlIdB0I/AAAAAAAAAC8/CAh0ZgSC7qc/9.gif" border="0" alt=""id="BLOGGER_PHOTO_ID_5492775548144650050" /></a> Bu aşamadan itibaren bölümlendirme işlemine başlıyoruz. <br /> Eğer bölümlendirme yapmadan Windows’u kurmak istiyorsanız <br /> aşağıdaki aşamaların bir kısmını atlayıp buradan itibaren <br /> kurulum işlemine devam edebilirsiniz. <br /> C tuşuna basarak bölümlendirme işlemine başlayın.<br /><br /><a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="http://2.bp.blogspot.com/_okrxI2iWWCo/TDpBkcQAPKI/AAAAAAAAAC0/Yc6j9vazng4/8.gif"><img style="display:block; margin:0px auto 10px; text-align:center;cursor:pointer; cursor:hand;width: 500px; height: 275px;" src="http://2.bp.blogspot.com/_okrxI2iWWCo/TDpBkcQAPKI/AAAAAAAAAC0/Yc6j9vazng4/8.gif" border="0" alt=""id="BLOGGER_PHOTO_ID_5492774789846154402" /></a> Sabit diskinizin büyüklüğüne göre oluşturacağınız ilk bölüm <br /> için ayıracağınız alanı MB cinsinden buraya girin ve ENTER <br /> tuşuna basarak bölümü oluşturun. Oluşturacağınız ilk bölüm <br /> Windows’un da kurulacağı C sürücünüz olacaktır.Bilgisayarınıza <br /> kuracağınız program sayısı ve bu programların sabit diskte tutacagı<br /> alanı da dikkate alacak olursak genellikle 40-50GB(40.960-51.200MB) <br /> C sürücüsü için genellikle yeterli olmaktadır. <br /> C’nin küçük tutulması daha sonra karşılaşabileceğiniz bir problem <br /><br />esnasında bilgisayarınızı yedeklemeyi de kolaylaştıracaktır.<br /> Bu hesap yapılırken dikkat etmeniz gereken bazı hususlar olacaktır. <br /> Sabit diskler satılırken üreticiler tarafından disk büyüklüğü <br /> olarak verilen rakam Windows’un gördüğü büyüklükle aynı değildir.<br /> Disk üreticileri her 1000MB’ı 1GB olarak hesap ederlerken,<br /> Windows için 1GB 1024MB’a tekabül etmektedir. <br /> Diskinizi bölümlendirirken bunu hesaba katmayı unutmayın. <br /> Bir örnek vermek gerekirse:<br /> 160GB olarak aldığınız bir sabit disk Windows’a göre;<br /> 160GBx1000MB=160.000MB olacağından aslında Windows bunu <br /> 160.000MB/1024MB=156,25GB olarak görecektir. <br /> Ayrıca Windows 8MB’lık bir alanı her zaman bölümlendirme <br /> bilgilerinin kaydedileceği alan olarak kendine saklayacaktır. <br /> O yüzden 160GB olarak aldığınız sabit disk Windows’a göre aslında <br /> 159.992MB bir kapasiteye sahiptir. Diski kaç ayrı bölüme <br /> ayırmak istiyorsanız, hesabınızı yaparken bunu dikkate almalısınız.<br /><br /><a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="http://2.bp.blogspot.com/_okrxI2iWWCo/TDpBREPd5XI/AAAAAAAAACs/3A_SOgCNyf8/7.gif"><img style="display:block; margin:0px auto 10px; text-align:center;cursor:pointer; cursor:hand;width: 500px; height: 275px;" src="http://2.bp.blogspot.com/_okrxI2iWWCo/TDpBREPd5XI/AAAAAAAAACs/3A_SOgCNyf8/7.gif" border="0" alt=""id="BLOGGER_PHOTO_ID_5492774456983938418" /></a> Daha sonra aşağı ok tuşuyla tekrar bölümlenmemiş alanı seçin<br /> ve C‘ye basarak bölümlendirmeye devam edin.<br /> <a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="http://1.bp.blogspot.com/_okrxI2iWWCo/TDpAxxQppaI/AAAAAAAAACk/-m2tU0I2X8I/6.gif"><img style="display:block; margin:0px auto 10px; text-align:center;cursor:pointer; cursor:hand;width: 500px; height: 275px;" src="http://1.bp.blogspot.com/_okrxI2iWWCo/TDpAxxQppaI/AAAAAAAAACk/-m2tU0I2X8I/6.gif" border="0" alt=""id="BLOGGER_PHOTO_ID_5492773919312684450" /></a><br />Aynı işlemi diskinizin tamamı bölümleninceye kadar tekrarlayın. <br /> Son bölümlendirme işlemini yaparken kalan bütün miktarı girin.<br /> Kurulum programı otomatik olarak bölümlendirme için gerekli <br /> alanı ayıracak ve kalan kısımla son bölümünüz oluşturulacaktır.<br /> <a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="http://2.bp.blogspot.com/_okrxI2iWWCo/TDpAUiWfu_I/AAAAAAAAACc/5-SxOL2MPSQ/5.gif"><img style="display:block; margin:0px auto 10px; text-align:center;cursor:pointer; cursor:hand;width: 500px; height: 275px;" src="http://2.bp.blogspot.com/_okrxI2iWWCo/TDpAUiWfu_I/AAAAAAAAACc/5-SxOL2MPSQ/5.gif" border="0" alt=""id="BLOGGER_PHOTO_ID_5492773417094462450" /></a> Yukarıdaki resimde de görülecegi üzere sabit diskimizde <br /> 3 adet bölüm oluşturduk. Şimdi yapmamız gereken C’yi yani <br /> sistem bölümünü seçip ENTER‘a basarak diski formatlamak ve <br /> kuruluma devam etmektir. Her ne kadar Windows’u diğer bölümlere <br /><br />de kurabilseniz de daha sonra bilgisayarınıza kuracağınız bazı <br /> programlarda problemlerle karşılaşmamanız veya özel ayar yapmak <br /> zorunda kalmamanız açısından C sürücüsüne kurmanızı tavsiye ederim.<br /> <a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="http://1.bp.blogspot.com/_okrxI2iWWCo/TDo_ztnuI1I/AAAAAAAAACU/qfAZHlIj64c/4.GIF"><img style="display:block; margin:0px auto 10px; text-align:center;cursor:pointer; cursor:hand;width: 500px; height: 275px;" src="http://1.bp.blogspot.com/_okrxI2iWWCo/TDo_ztnuI1I/AAAAAAAAACU/qfAZHlIj64c/4.GIF" border="0" alt=""id="BLOGGER_PHOTO_ID_5492772853183816530" /></a> Artık format(biçimlendirme) aşamasına geldik. NTFS dosya sisteminin <br /> seçili olduğundan emin olun. NTFS ve FAT dosya sistemleri arasında <br /> farka burada değinmeyeceğim ama şimdilik NTFS’in FAT’ten daha <br /> güvenli yeni bir sistem olduğunu bilmeniz yeterli. <br /> Her ne kadar çabuk formatla da yetinebilseniz de zaman <br /><br />konusunda bir sıkıntınız yoksa ( yaklaşık 10-15 dk. far var arada) <br /> daha sonra başka bir problemle karşılaşmamanız açısından normal <br /> format yöntemini seçmenizi öneririm.<br /> Doğru seçenegi klavyenizin ok tuşlarıyla seçtikten sonra <br /> ENTER‘a basarak devam edın.<br /> <a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="http://1.bp.blogspot.com/_okrxI2iWWCo/TDo_VqxOO4I/AAAAAAAAACM/yTdlMyjy8G0/2.gif"><img style="display:block; margin:0px auto 10px; text-align:center;cursor:pointer; cursor:hand;width: 500px; height: 275px;" src="http://1.bp.blogspot.com/_okrxI2iWWCo/TDo_VqxOO4I/AAAAAAAAACM/yTdlMyjy8G0/2.gif" border="0" alt=""id="BLOGGER_PHOTO_ID_5492772337022286722" /></a> Biçimlendirme işleminin tamamlanmasını bekleyin. Seçtiğiniz <br /> alan boyutuna göre bu işlem 5-15dk. arasında zaman alabilir.<br /><br /><a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="http://3.bp.blogspot.com/_okrxI2iWWCo/TDo-8YZpXSI/AAAAAAAAACE/j3sUxm2RVQE/1.gif"><img style="display:block; margin:0px auto 10px; text-align:center;cursor:pointer; cursor:hand;width: 500px; height: 275px;" src="http://3.bp.blogspot.com/_okrxI2iWWCo/TDo-8YZpXSI/AAAAAAAAACE/j3sUxm2RVQE/1.gif" border="0" alt=""id="BLOGGER_PHOTO_ID_5492771902594833698" /></a> Daha sonra bilgisayarınız otomatik olarak yeniden başlatılacaktır. <br /> Beklemek istemiyorsanız ENTER‘a basarak bilgisayarınız yeniden <br /> başlatabilirsiniz. Kurulumun bundan sonraki aşamaları bilgisayarın <br /> formatlanması ve işletim sisteminin yeniden kurulması yazılarımızda <br /> izah ettiğimiz aşamalarla aynıdır. Bu yazılarımıza aşağıdaki <br /> bağlantıdan ulaşabilirsiniz.<br /></td></tr></table></center>Gülseren Mutluhttp://www.blogger.com/profile/17418349753772877005noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-1435541784331924105.post-86405176844906598772012-07-13T05:09:00.000-07:002012-07-22T12:10:54.270-07:00Sosyetenin yeni gözdesi kütük bakın ne işe yarıyor!<b><strong style="color: #666666; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 16px; line-height: 19px; padding-left: 6px; padding-top: 16px; width: 614px;">Evet yanlış okumadınız. Bildiğiniz ağaç parçası cilalanıp, işlendikten sonra Mudo Concept mağazasında 1.350 liraya kapışılıyor.</strong><br /></b><br /><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><b><a href="http://3.bp.blogspot.com/-FwZbu8T2LK8/UAAPtLExNZI/AAAAAAAAAeE/__MolRtQ1MQ/s1600/402154_304494306263254_287491991296819_821401_2107517622_n.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="297" src="http://3.bp.blogspot.com/-FwZbu8T2LK8/UAAPtLExNZI/AAAAAAAAAeE/__MolRtQ1MQ/s400/402154_304494306263254_287491991296819_821401_2107517622_n.jpg" width="400" /></a></b></div><b></b><br /><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"></div><b><div style="text-align: left;"><span style="background-color: white; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; line-height: 17px; text-align: -webkit-auto;">Avrupa sosyetesinde okuduğumuz tuhaflıklar artık Türkiye'de yaşanıyor. Bizim zenginimiz de</span>kütük<span style="background-color: white; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; line-height: 17px; text-align: -webkit-auto;"> lere merak sardı. Ama öyle böyle değil. Bir kütük 1.350 lira... Yani 701 TL net maaş alan bir asgari ücretlinin 2 aylık maaşına bir kütük satılıyor.</span></div><div style="text-align: left;"><span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; line-height: 17px; text-align: -webkit-auto;"><span style="background-color: white;">Alışveriş için mağazaları dolaştığınızda son dönemlerde artık çok ilginç ürünlere de rastlamak mümkün oluyor. Bazı markalar değişik ürünlerle müşterilerin ilgisini çekmeye çalışıyor. Tabi ürün ilginç oldukça fiyatı da o derece artıyor.</span></span></div><div style="text-align: left;"><b style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; line-height: 17px; text-align: -webkit-auto;"><b style="background-color: white;"><br /></b></b><br /><b style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; line-height: 17px; text-align: -webkit-auto;"><b style="background-color: white;">BİLDİĞİMİZ KÜTÜK</b></b><br /><b style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; line-height: 17px; text-align: -webkit-auto;"><b style="background-color: white;"><br /></b></b></div><div style="text-align: left;"><span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; line-height: 17px; text-align: -webkit-auto;"><span style="background-color: white;">Bu markalardan birisi de Mudo. Markanın ev dekorasyon ürünleri sattığı Mudo Concept mağazalarında son dönemde kütükten yapılmış ürünler hem gördükleri ilgi nedeniyle hem de yüksek fiyatlarıyla dikkat çekiyor.</span></span></div><div style="text-align: left;"><br /></div><div style="text-align: left;"><span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; line-height: 17px; text-align: -webkit-auto;"><span style="background-color: white;">Ağaçtan hazırlanmış kütükler cilalanıp biraz da işlendikten sonra sanat eseri olarak, bin 350 liradan adeta kapışılıyor. Öyle ki Mudo Concept stoklarına baktığınızda bu ürün sadece Ankara mağazasında kalmış görünüyor.</span></span></div><div style="text-align: left;"><br /></div><div style="text-align: left;"><b style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; line-height: 17px; text-align: -webkit-auto;"><b style="background-color: white;">ZENGİNİN SON MERAKI</b></b></div><div style="text-align: left;"><br /></div><div style="text-align: left;"><span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; line-height: 17px; text-align: -webkit-auto;"><span style="background-color: white;">Özellikle evlerinde yenilik arayan zenginlerin ilgi gösterdiği kütükleri kimisi sehpa olarak kimisi ise tabure olarak kullanıyor. Bu kütüklerin bazılarının içine mermer de konuluyor. Mağazalardaki koleksiyonlar arasında daha mütevazi parçalarda bulunuyor.</span></span></div><div style="text-align: left;"><br /></div><div style="text-align: left;"><span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; line-height: 17px; text-align: -webkit-auto;"><span style="background-color: white;">Bunlar ise 400-500 liradan alıcı buluyor. Mağaza yetkililerinin verdiği bilgiye göre , bu ürünlerin büyük ilgi gördüğünü, bazı kütüklerin ise Endonezya'dan ithal edildiğini söylediler.</span></span></div><div style="text-align: left;"><br /></div><div style="text-align: left;"><span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; line-height: 17px; text-align: -webkit-auto;"><span style="background-color: white;">Yetkililer özellikle Endonezya'dan gelen kütüklerin 100 yıllık bir fosilleşmeyle oluştuğunu ve bozulmaya karşı dayanıklı olduğunu belirtiyor. Yetkililer genelde bu ürünlerin dekoratif amaçlı alındığını hem evlerde hem de ofislerde kullanıldığını söylediler.</span></span></div><span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; line-height: 17px; text-align: -webkit-auto;"></span><br /><div style="text-align: left;"><strong style="color: #666666; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 16px; line-height: 19px; padding-left: 6px; padding-top: 16px; width: 614px;"><br /></strong></div></b>Gülseren Mutluhttp://www.blogger.com/profile/17418349753772877005noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-1435541784331924105.post-64107928291769313652012-07-10T09:15:00.000-07:002012-07-22T12:10:54.316-07:00En çok yapılan diyet hataları?<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="http://2.bp.blogspot.com/-1fJNYYEGkTs/T_xUnwKA3nI/AAAAAAAAAds/3BGbd2Se_fM/s1600/diyet-hatalari.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="213" src="http://2.bp.blogspot.com/-1fJNYYEGkTs/T_xUnwKA3nI/AAAAAAAAAds/3BGbd2Se_fM/s320/diyet-hatalari.jpg" width="320" /></a></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><strong></strong></div><br /><div style="text-align: left;"><strong><strong style="background-color: white;"><div style="display: inline !important;"><strong>1.Diyetisyen kontrolünde olmadan zayıflamak</strong></div></strong></strong></div><div style="text-align: left;"><strong><strong style="background-color: white;"><div style="display: inline !important;">Beslenme programınız vücut analiz sonuçlarınıza, kan bulgularınıza ve yaşam tarzınıza uygun olarak diyetisyen tarafından hazırlanmalıdır. Diyetisyen kontrolünde olunmadığında başarı oranı da düşmekte.</div></strong></strong></div><strong><br /> <br /><div style="text-align: left;"><strong style="background-color: white;"><div style="display: inline !important;"><strong>2.Kahvaltıyı atlamak</strong></div></strong></div><div style="text-align: left;"><strong style="background-color: white;"><div style="display: inline !important;">Kahvaltı sizi güne hazırlayan en önemli öğündür. Atlandığında daha az kilo verecek, metabolizmanız yavaşlayacak, konsantrasyon problemi yaşayacaksınız. </div></strong></div><br /> <br /><div style="text-align: left;"><strong style="background-color: white;"><div style="display: inline !important;"><strong>3.Hızlı yemek yemek</strong></div></strong></div><div style="text-align: left;"><strong style="background-color: white;"><div style="display: inline !important;">Yemek yeme süresi mümkün olduğu kadar uzatılmalıdır. Böylelikle hem daha az yemek yiyecek hem de sindirim enzimleri salgılanacaktır. Hızlı yemek yendiğinde sindirim yavaşlamakta bu durumda kilo artışına neden olmaktadır.</div></strong></div><br /> <br /><div style="text-align: left;"><strong style="background-color: white;"><div style="display: inline !important;"><strong>4.Su içmemek</strong></div></strong></div><div style="text-align: left;"><strong style="background-color: white;"><div style="display: inline !important;">Su besinlerin sindirilmesi, metabolik atıkların atılması, metabolizmanın hızlanması ve dolayısıyla kilo kaybı için elzemdir. Günde 2-2,5 lt su içilmelidir ama tükettiğiniz çay, kahve, meyve suyu veya bitki çayları suyun yerini tutmamakta. </div></strong></div><br /> <br /><div style="text-align: left;"><strong style="background-color: white;"><div style="display: inline !important;"><strong>5.Sık Sık öğün atlamak</strong></div></strong></div><div style="text-align: left;"><strong style="background-color: white;"><div style="display: inline !important;">Günde sadece 3-4 öğün veya daha az sıklıkta beslenenlerde düzensiz kan şekeri salgılanması, daha fazla açlık hissi ve kilo problemi görülmekte. Beraberinde birçok hastalılar da tetiklenmektedir. Bütün besinlerden ihtiyacımız ölçüsünde ve uygun sıklıkta beslenmek elbette en doğru yöntem.</div></strong></div><br /> <br /><div style="text-align: left;"><strong style="background-color: white;"><div style="display: inline !important;"><strong>6.Diyete hedefsiz başlamak</strong> </div></strong></div><div style="text-align: left;"><strong style="background-color: white;"><div style="display: inline !important;">Hedefi olmayan gemiye hiçbir rüzgar yardım edemez. Diyete başlarken de kendimize gerçekçil hedefler koymalıyız, bu şekilde başarıya ulaşmak biraz daha kolaylaşacaktır. </div></strong></div><br /> <br /><div style="text-align: left;"><strong style="background-color: white;"><div style="display: inline !important;"><strong>7.Az uyumak</strong></div></strong></div><div style="text-align: left;"><strong style="background-color: white;"><div style="display: inline !important;">Günde 7 saatten az uyuyan kişilerin daha fazla kilo alma riskine sahip oldukları araştırmalarca desteklenmekte. Uyku esnasında salgılanan büyüme hormonu yağ yakımına da destek olmaktadır. </div></strong></div><br /> <br /><div style="text-align: left;"><strong style="background-color: white;"><div style="display: inline !important;"><strong>8.Hareketsiz bir yaşam</strong></div></strong></div><div style="text-align: left;"><strong style="background-color: white;"><div style="display: inline !important;">Tek başına elbette kilo almaya neden değil ama hem düzensiz besleniyor hem de hareketsiz bir yaşamınız varsa kilo almamanız için de bir neden yok. Hergün iş, okul, alışverişe giderken ayıracağınız bir 30 dakika hem kilo vermenize hem de sağlıklı yaşamanıza destek olacaktır.</div></strong></div><br /> <br /><div style="text-align: left;"><strong style="background-color: white;"><div style="display: inline !important;"><strong>9.Kısa sürede kilo vermek</strong></div></strong></div><div style="text-align: left;"><strong style="background-color: white;"><div style="display: inline !important;">Herkes biran önce fazla kilolarından kurtulmak ister ama hızla verilen hızla geri alınabilmektedir. Önemli olan sağlıklı beslenme alışkanlığının edinilmesi.</div></strong></div><br /> <br /><div style="text-align: left;"><strong style="background-color: white;"><div style="display: inline !important;"><strong>10.Diyet süresince hergün tartılmak</strong></div></strong></div><div style="text-align: left;"><strong style="background-color: white;"><div style="display: inline !important;">Zayıflama diyeti süresince sizi demoralize edebilecek en önemli unsurdur tartılmak. Gün içerisinde bile değişimler görülebilir; ödem artışı, kabızlık total kiloyu etkileyebildiği için tartıya çıktığınızda kendinizi kilo almış olarak görebilirsiniz. Haftada 1 kez mümkünse diyetisyeninizin kontrolünde tartılmalısınız. </div></strong></div><br /> <br /><div style="text-align: left;"><strong style="background-color: white;"><div style="display: inline !important;"><strong>11.Televizyon karşısında yemek yemek</strong></div></strong></div><div style="text-align: left;"><strong style="background-color: white;"><div style="display: inline !important;">Televizyon karşısında yemek yiyenlerin yemeyenlere göre daha fazla kilo aldığı araştırmalarca desteklenmektedir. Farkında olmadan porsiyon miktarlarınız artabilir ve daha hızlı yiyebilirsiniz.</div></strong></div><br /> <br /><div style="text-align: left;"><strong style="background-color: white;"><div style="display: inline !important;"><strong>12.Moda diyetleri yapmak</strong></div></strong></div><div style="text-align: left;"><strong style="background-color: white;"><div style="display: inline !important;">Bu tarz diyetlerle çoğu kişide birkaç kilo gider ama giden su veya proteinden yetersiz bir programsa kas kaybı olacaktır ve kişi kilo verdiğini sanır. Sonrasında fazlasıyla kiloları geri alma ve metabolik direnç görülme riski vardır. </div></strong></div><br /> <br /><div style="text-align: left;"><strong style="background-color: white;"><div style="display: inline !important;"><strong>13.Ayakta yemek yemek</strong></div></strong></div><div style="text-align: left;"><strong style="background-color: white;"><div style="display: inline !important;">Yemekleri ayakta yediğinizde hem daha hızlı yiyecek hem de sindirim problemleri yaşayacaksınız. Ayakta yemek yemekde kilo artışını etkilemektedir. </div></strong></div><br /> <br /><div style="text-align: left;"><strong style="background-color: white;"><div style="display: inline !important;"><strong>14.Sürekli aynı diyeti uygulamak</strong> </div></strong></div><div style="text-align: left;"><strong style="background-color: white;"><div style="display: inline !important;">Uyguladığınız diyet programı bir süre sonrasında kilo kaybında durağanlaşma yaratabilir. Diyetisyeniniz kontrolünde programınızı değiştirmek daha sağlıklı sonuçlar almanızı sağlayacaktır.</div></strong></div><br /> <br /><div style="text-align: left;"><strong style="background-color: white;"><div style="display: inline !important;"><strong>15.Light ürünleri sınırsız tüketmek</strong></div></strong></div><div style="text-align: left;"><strong style="background-color: white;"><div style="display: inline !important;">Light ürünler içeriğindeki yağ veya şeker oranı azaltıldığı için kalori değeri eşdeğer ürünlere göre azaltılmıştır ama malesef kalorisiz olarak da algılanabilmekte.Tüketim miktarınıza bağlı olarak kilo artışını etkileyebilir. </div></strong></div><br /> <br /><div style="text-align: left;"><strong style="background-color: white;"><div style="display: inline !important;"><strong>16.Süt ve süt ürünlerini tüketmemek</strong></div></strong></div><div style="text-align: left;"><strong style="background-color: white;"><div style="display: inline !important;">Süt ve süt ürünleri hem kan şekerini dengelemekte hem de içeriğindeki kalsiyumdan dolayı yağ yakımını tetiklemektedir. Bu ürünleri tüketmeyenlerde kilo problemi daha fazla yaşanabilmektedir.</div></strong></div><br /> <br /><div style="text-align: left;"><strong style="background-color: white;"><div style="display: inline !important;"><strong>17.Posalı yiyecekler yememek</strong></div></strong></div><div style="text-align: left;"><strong style="background-color: white;"><div style="display: inline !important;">Posalı yiyeceklerin kolesterol seviyesini dengeleyici ve kalp hastalığına karşı koruyucu etkisinin yanı sıra kan şekerini dengeleyici, barsakları çalıştırıcı, tok tutucu özelliği bulunmaktadır. Günde 25-30g. posa tüketimi kilo kaybını da hızlandıracaktır.</div></strong></div><br /> <br /><div style="text-align: left;"><strong style="background-color: white;"><div style="display: inline !important;"><strong>18.Sevdiğiniz yiyecekleri hayatınızdan çıkarmak</strong></div></strong></div><div style="text-align: left;"><strong style="background-color: white;"><div style="display: inline !important;">Zayıflamak için asla sevdiğiniz yiyeceklere veda etmeniz gerekmiyor. Beslenmenize yaşam boyu dikkat etmeniz gerekmekte ama ara sıra kendinizi de ödüllendirmek motivasyonunuzu tetikleyecektir. </div></strong></div><br /> <br /><div style="text-align: left;"><strong style="background-color: white;"><div style="display: inline !important;"><strong>19.Diyetteyken alkol tüketmek </strong></div></strong></div><div style="text-align: left;"><strong style="background-color: white;"><div style="display: inline !important;">Alkol tüketimi bazı çalışmalara göre östrojen hormonu sentezini artırabilmektedir. Bunun yanı sıra kalori değeri birçok tüketilen besine göre de yüksektir. Buda kişide kilo almaya neden olacaktır.</div></strong></div><br /> <br /><div style="text-align: left;"><strong style="background-color: white;"><div style="display: inline !important;"><strong>20.Stresli bir yaşam</strong></div></strong></div><div style="text-align: left;"><strong style="background-color: white;"><div style="display: inline !important;">Stres vücutta kortizol salgılanmasına, kortizolde kilo artışına neden olmaktadır. Kortizolün özellikle karın bölgesinde yağlanmaya neden olduğu bilinmekte. Stressiz bir yaşam elbette zor ama minimuma indirmekte elimizde.</div></strong></div><br /> <div style="text-align: left;"><br /> </div><div style="text-align: left;"><strong>Sağlıklı Beslenin, Sağlıklı Yaşayın..</strong><br /> </div><div style="text-align: left;"><strong>Dyt.Özlem Sert Aydın</strong></div></strong><br /><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;"><br /></div><br />Gülseren Mutluhttp://www.blogger.com/profile/17418349753772877005noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-1435541784331924105.post-74103957683736188112012-07-10T09:12:00.000-07:002012-07-22T12:10:54.538-07:00ZAYIFLAMAK İÇİN , METABOLİZMANIZI YÖNETİN!<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="http://3.bp.blogspot.com/-yCMmrx37EZ8/T-HFBRljjwI/AAAAAAAAAZE/jeP7CMeutmc/s1600/2662724.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="400" src="http://3.bp.blogspot.com/-yCMmrx37EZ8/T-HFBRljjwI/AAAAAAAAAZE/jeP7CMeutmc/s400/2662724.jpg" width="400" /></a></div><br /><div style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"></div><div style="background-color: white; font-size: 12px;"><i>Bir an evvel zayıflamak için uygulanan standart diyetler, metabolizmayı sadece yorar. Oysa kalıcı zayıflık için, metabolizmayı iyi yönetip, dengeli beslenmek gerekir.</i></div><div style="background-color: white;"><div style="font-size: 12px;"><br /></div>Yaklaşan yaz aylarında birer ikişer, herkesin uyguladığı şok, standart gibi çeşitli diyet listeleri yeniden ortaya çıkar.Hareketsiz geçen kış aylarından sonra bir an evvel zayıflamak için, çevremizde hızlı kilo verenlerin uyguladığı listelere cankurtaran sandalları gibi sarılırız.</div><div style="background-color: white;"></div><div style="background-color: white;">Listeleri uygulayarak tartılara yansıyan kilo kayıplarını, birkaç ay sonra bir buçuk katı olarak geri alırız. Üstelik aldığımız yeni kilolarımıza, metabolizmamızda oluşan hasarlar da eklenir.</div><div style="background-color: white;"></div><div style="background-color: white;">Oysa yapmamamız gereken, kendi metabolizmamızı iyi tanıyıp, onu yönetmeyi öğrenmektir. Yani metabolizmamızın ihtiyaçlarını iyi belirleyip, bu ihtiyaçlara göre dengeli beslenmeli ve aşağıda sayılan diyet hatalarından uzak durmalıyız.</div><div style="background-color: white;"></div><div style="background-color: white;"><strong>Şok diyetlerle zayıflanabilir mi?</strong></div><div style="background-color: white;">Diyetin amacı, bünyenin dengesini koruyarak zayıflamaktır. Bir an evvel kilo vermeyi amaçlayan şok diyetler ise bünyenin dengesini koruyamadığı gibi, metabolizmanın hızını da yavaşlatır. Yavaşlayan metabolizma, normal yemek düzenine dönüldüğünde verilen kiloların 1 buçuk katını geri alır. Üstelik karaciğer etrafında toplanan yağlar, karaciğer fonksiyon bozuklukları, lipit profilinde bozukluk (kollesterol, trigliserit, LDL kolesterol, HDL kolesterol gibi…), diyabet, yüksek tansiyon ve koroner kalp hastalığı riskini de artırır.</div><div style="background-color: white;"></div><div style="background-color: white;">Şok diyetlerle tartılara yansıyan ilk etaptaki kilo kaybı ise, vücuttaki su ve kas kaybından başka bir şey değildir. Üstelik bu tür diyetlerden vazgeçip, gerçekten kalıcı bir şekilde zayıflamaya çalıştığımızda, yeniden kilo vermemiz oldukça zorlaştırır.</div><div style="background-color: white;"></div><div style="background-color: white;">Daha çok güzelleşmek adına yapılan şok diyetler, bir yandan vücutta deformasyona neden olurken, diğer yandan pek çok sağlık sorunlarına yol açar. Asansör veya yoyo kiloları adı da verilen bu kilo değişiklikleri; vücudun direncini düşürür, hastalıklara yakalanma riskini artırır. Şok diyetlerle zayıflamaya çalışan kişilerde; saç dökülmesi, adet düzensizliği, libido kaybı, anksiyete, hipoglisemi ve tansiyon düzensizliklerine oldukça sık rastlanır.</div><div style="background-color: white;"></div><div style="background-color: white;">Herkesin metabolizması farklıdır. Kişi, kendi metabolizmasına uygun, sağlıklı bir beslenme planı oluşturmalıdır. Bu planı uygulayabilmek için, uzun süreli ve yaşam tarzını değiştiren yeni alışkanlıklar geliştirmek gerekir. Yeni beslenme alışkanlıkları, sıkıcı diyetlerden kurtulmayı sağlarken, dilediğiniz zaman dilediğiniz besini tüketme lüksünü de kazandırır.</div><div style="background-color: white;"></div><div style="background-color: white;">Sağlıklı beslenme programı başlangıçta zor gelebilir. Fakat zaman içinde metabolizmanızın bu programa alıştığını, hatta kaçamak yaptığınız zaman ilk itirazın metabolizmanızdan geldiğini göreceksiniz.</div><div style="background-color: white;"></div><div style="background-color: white;"><strong>Standart diyetlerle herkes zayıflayabilir mi?</strong></div><div style="background-color: white;">İnsanlar bir robot olsaydı, tabii ki standart diyetlerle zayıflanabilirdi. Ancak insanlar robot olmadıkları gibi; cinsiyet, yaş, boy, kilo, kan bulguları, hastalıkları ve genetik mirasları da farklıdır. Üstelik buna, beslenme alışkanlığı ve beslenme koşullarını da eklersek, ‘standart’ kelimesi, insanlarla asla yan yana gelemez.</div><div style="background-color: white;"></div><div style="background-color: white;">Örneğin normal kilolu bir insana, günde ortalama 8 bardak su içmesi önerilir. Fakat ağırlığı 120 veya 130 kg olan bir bireyin günde içeceği su miktarının 12 bardak olması gerekir. Eğer bu kişi, sırf standart diyet listesinde yazdığı için su içimini günde 8 bardakla sınırlarsa, tehlike çanları çalmaya başlar. Aynı şekilde minyon tipli birisi, günde 12 bardak su içemez, kilolular kadar ekmek yiyemez, porsiyon miktarları bile çok farklıdır.</div><div style="background-color: white;"></div><div style="background-color: white;">Dolayısıyla nasıl kişileri standardize edemiyorsak, diyetleri de standart hale getiremeyiz.</div><div style="background-color: white;"></div><div style="background-color: white;">Yapılacak diyette, kişinin vücut yağ oranı, kan değerlerindeki şeker, kolesterol, kan sayımı, ailesinin hastalık öyküsü son derece önemlidir. Zayıflamak için sadece bu kriterleri içine alacak bir diyet değil, bir beslenme programı uygulamak gerekir. Bu program aynı zamanda, yaşam tarzını da değiştireceği için, hem daha sağlıklı olmayı sağlar, hem de kilo problemini ortadan kaldırır. Kişiye özel olarak hazırlanan beslenme planı, verilen kiloları da uzun süre korur.</div><div style="background-color: white;"></div><div style="background-color: white;"><strong>Diyet besinlerin zayıflamaya katkısı var mı?</strong></div><div style="background-color: white;">Günümüzde pek çok besinin tam yağlı, yarım yağlı ve yağsız formları vardır. Tam yağlı olanlarla, yarım yağlı olanlar arasındaki tek fark, birinin kalorisi yüksekken, diğerinin daha düşük olmasıdır. Vitamin ve mineral değerleri değişmeyen bu ürünlerden yarım yağlı olanların tüketilmesi, kandaki yağ seviyesinin ayarlanmasını ve ürik asidin kontrol edilmesini sağlar.</div><div style="background-color: white;"></div><div style="background-color: white;">Tamamen yağsız olan diyet ürünlerde ise biraz daha seçici olmak gerekir. Özellikle çocuklarda diyet ürünlerini kullanmadan önce, yarar ve zarar ilişkisine bakılmalıdır.</div><div style="background-color: white;">Yarım yağlı besinler ise tüm çocuklarda gönül rahatlığıyla kullanılabilir. Çünkü değişen sadece kalori ve lezzettir. Vitamin ve mineral kaybı yoktur.</div><div style="background-color: white;"></div><div style="background-color: white;">Bu ürünlerde dikkat edilmesi gereken bir başka nokta da, diyet ve diyabetin ayrılmasıdır. Diyet yazan yiyeceklerin bazılarının kalorisi, tam yağlı olanlarla aynıdır. Arasındaki farkı anlayabilmek için, etiketinden içeriğinde yer alan maddeleri okumak gerekir. Eğer bir ürünün içeriğinde tatlandırıcı varsa, bu ürün daha çok diyabetliler içindir. Diyabetlilerin kan şekerlerini hızlı artırmadıkları için diyet olarak etiketlendirilirler. Bu ürünlerde kalorisi yüksek olan tatlandırıcılar kullanılır. İçeriğinde tatlandırıcı olan diyet ürünler, sadece tip I diyabetli çocuklara verilmeli. Şeker hastası olmayan çocuklar bu ürünleri kullanmamalıdır.</div><div style="background-color: white;"></div><div style="background-color: white;">Diyet ürünlerin bir diğer tehlikesi de ‘diyet kaçamakları’na neden olmasıdır. Kalorisi düşük olan bu ürünler, sınırsız tüketime yol açabilirler. Evet, bu besinler, normal besinlerden yüzde 20-30 daha düşük kalorilidir. Fakat bir yerine 2-3 paket tüketilmesi durumunda, kalori eşitleneceği için, kaybedilecek tek şey lezzet olur. Diyet ürünler genel olarak, öğün aralarında açlığı bastırmak veya nefsi köreltmek için kullanılmalıdır.</div><div style="background-color: white;"></div><div style="background-color: white;"><strong>Posayı fazla tüketerek zayıflanabilir miyiz?</strong></div><div style="background-color: white;">Meyve, sebze, salatalar, kurubaklagiller, kepekli ekmek, tahıllar ve bulgurda bulunan posa, gerçekten de kişinin kilosunu korumaya yardımcı olurken, bağırsak fonksiyonlarını da düzenler. Fakat posayı tüketirken de, kişinin metabolik özellikleri dikkate alınmalıdır. Örneğin kişinin ishal veya kabız olmasına göre alacağı posa miktarı farklıdır. İshal olunan zamanlarda posa miktarı azaltılırken, kabızlıkta posa artırılmalıdır. Aynı şekilde anemi, bazı tiroid hastalarında, ülser, reflü gibi gastroenterit hastalıklarda da posanın sınırlandırılması gerekebilir.</div><div style="background-color: white;"></div><div style="background-color: white;">Bununla birlikte posa, et gibi demir içeren besinler ve süt ve süt ürünleri gibi kalsiyum içeren besinlerle birlikte tüketilmemelidir. Örneğin demir kaynağı etle birlikte, kalsiyum kaynağı olan yoğurt birlikte tüketildiğinde, kişi ne demirden yeterince faydalanabilir, ne de kalsiyumdan. Birbirlerinin emilimini azaltan demir ve kalsiyum, vücut tarafından yeterince kullanılmadan dışarı atılır. Aynı durum, posalı besinlerin demir ve kalsiyumla birlikte kullanılmasında da geçerlidir.</div><div style="background-color: white;"></div><div style="background-color: white;">İşte bu tür yanlış beslenme alışkanlıklarından dolayı Türk kadınlarının çoğu, anemik yani kansızdır. Bu durumu düzeltmek için, özellikle gelişme çağındaki çocukların metabolik durumlarına göre bir beslenme düzeni oluşturulmalıdır. Gelişme çağındaki çocuklara fazla posa vermemeli, ancak posanın azlığı durumunda ortaya çıkabilecek kabızlığa karşı da beslenme ve diyet uzmanına danışılmalıdır.</div><div style="background-color: white;"></div><div style="background-color: white;">İster çocuk, isterse yetişkin olsun önemli olan, bütün besinlerden belirli ölçülerde tüketmektir. Dengeli beslenme olarak tanımlayabileceğimiz böyle bir beslenme planı kişiyi, karaciğerde büyüme, yağlanma, kemik erimesi, zihinsel fonksiyonlarda bozukluk, diş çürümesi gibi sağlık sorunlarından korur.</div><div style="background-color: white;"></div><div style="background-color: white;"><strong>Herkes dengeli beslenmeyi öğrenebilir mi?</strong></div><div style="background-color: white;">Herkes, kendi metabolizmasının yöneticisi olduğu zaman, dengeli beslenmeyi de öğrenebilir. Tek bir ürün, tek bir yiyecek, alınan veya verilen kilolardan sorumlu tutulamaz. Çünkü kilo bir bütün olup, bir metabolizma dengesidir.</div><div style="background-color: white;"></div><div style="background-color: white;">Eğer siz de metabolizmanızın yöneticisi olmak istiyorsanız işe, neye ihtiyacınız olduğunu, neyin fazla, neyin eksik olduğunu görmek için tükettiklerinizi kaydetmekle başlayın. Böylece “su içsem yarıyor” gibi cümleler kurmaktan vazgeçip, neleri fazla, neleri az tükettiğinizi objektif olarak tespit edebilirsiniz.</div><div style="background-color: white;"></div><div style="background-color: white;">Ayrıca kan tahlillerinizdeki bulgularınızı ortaya çıkarıp, inceleyin. Kanınızdaki lipit, kolesterol gibi değerlerin düzeyine bakın. Onlar da metabolizmanız hakkında bilgi verecektir. Son olarak evinizdeki tartınızdan emin olun.</div><div style="background-color: white;"></div><div style="background-color: white;">Eğer sonuçlardan memnun değilseniz, o zaman bir beslenme ve diyet uzmanına başvurun. Beslenme ve diyet uzmanı size, metabolizmanızı nasıl yöneteceğiz hakkında bilgiler verecektir. Metabolizmanızı yönetmek ise, hem yaşamınızı değiştirecek hem de çevrenizden eskisinden daha fazla iltifat almanızı sağlayacak.</div><div style="background-color: white;"><br /></div><div style="background-color: white;"><a href="http://www.mylifediyet.com/contact.asp?PageID=85" id="NewsFs" style="color: #487f1e; font-size: 12px; text-align: -webkit-right; text-decoration: none;"><b>Aydan Atasoy<br />Beslenme ve Diyet Uzmanı</b></a><br /><a href="http://www.mylifediyet.com/" id="FooterT" style="color: grey; font-size: 11px; text-align: -webkit-right; text-decoration: none;" target="_blank">http://www.mylifediyet.com</a> </div>Gülseren Mutluhttp://www.blogger.com/profile/17418349753772877005noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-1435541784331924105.post-48776119636693664232012-07-09T08:13:00.000-07:002012-07-22T12:10:54.553-07:00Baş Ağrısı Belirtileri ve Tedavisi<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="http://3.bp.blogspot.com/-5LaAFjU1ylI/T_r0u3bEFII/AAAAAAAAAdg/eSONU5fTtlU/s1600/bas-agrisi-300x224.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="298" src="http://3.bp.blogspot.com/-5LaAFjU1ylI/T_r0u3bEFII/AAAAAAAAAdg/eSONU5fTtlU/s400/bas-agrisi-300x224.jpg" width="400" /></a></div><br /><div align="justify" style="background-color: #f7fafb; border: 0px; color: #313f4a; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 13px; line-height: 18px; margin-bottom: 21px; outline: 0px; padding: 0px; vertical-align: top;">Baş ağrısı günlük yaşamda en sık görülen yakınmalardan biridir ve çok çeşitli nedenlere bağlı olarak ortaya çıkabilir. Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre en fazla işgücü kaybına yol açan tıbbi sorunlar arasındadır. Baş ağrısı kendi başına bir hastalık olabildiği gibi (migren,gerilim tipi baş ağrısı), başka hastalıkların öncü belirtisi de olabilir (kanama veya tümör ağrıları gibi). Bu nedenle, baş ağrılarında doğru ve etkili ayırıcı tanı çok önemlidir.</div><div align="justify" style="background-color: #f7fafb; border: 0px; color: #313f4a; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 13px; line-height: 18px; margin-bottom: 21px; outline: 0px; padding: 0px; vertical-align: top;">Başağrısı kimlerde görülür?</div><div align="justify" style="background-color: #f7fafb; border: 0px; color: #313f4a; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 13px; line-height: 18px; margin-bottom: 21px; outline: 0px; padding: 0px; vertical-align: top;">Gerilim tipi baş ağrısı sıklığı toplumlarda %30-80 arasında değişmekte , kadın ve erkek arasında önemli bir fark bulunmamaktadır. Ülkemizde 15-45 yaş grubunda migren sıklığı ise %16.4 olarak tespit edilmiştir.Kadınlarda erkeklerden 2 kat daha fazla görülmektedir.</div><div align="justify" style="background-color: #f7fafb; border: 0px; color: #313f4a; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 13px; line-height: 18px; margin-bottom: 21px; outline: 0px; padding: 0px; vertical-align: top;">Başağrısı etmenleri nelerdir?</div><div align="justify" style="background-color: #f7fafb; border: 0px; color: #313f4a; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 13px; line-height: 18px; margin-bottom: 21px; outline: 0px; padding: 0px; vertical-align: top;">Baş ağrısına yol açan yapılar, beyni besleyen büyük atardamar ve toplardamarlar, beyin zarları, dişler, gözler, burun, kulaklar, sinüsler, ense ve sırt kaslarıdır. Tüm ağrı duyusunun oluştuğu ve yorumlandığı yapı olan beyin ise ağrısız bir organdır .</div><div align="justify" style="background-color: #f7fafb; border: 0px; color: #313f4a; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 13px; line-height: 18px; margin-bottom: 21px; outline: 0px; padding: 0px; vertical-align: top;">Hastalık tanısında kullanılan yöntemler nelerdir?</div><div align="justify" style="background-color: #f7fafb; border: 0px; color: #313f4a; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 13px; line-height: 18px; margin-bottom: 21px; outline: 0px; padding: 0px; vertical-align: top;">Baş ağrılı hastalarda hem sistemik muayenenin bir parçası olması, hem de kullanılacak ilaçların yan etkilerinin takip edilebilmesi açısından her hastaya bir kez rutin biyokimyasal ve hematolojik inceleme yapılmalıdır. Menenjit, beyin kanaması, yüksek veya düşük BOS basınç sendromu tanısı şüphesi olan hastalara lomber ponksiyon yapılmalıdır. Yeni başlangıçlı, atipik özelliği olan, nörolojik muayenesi normal olmayan hastalarda kranial MR çekilmelidir.</div><div align="justify" style="background-color: #f7fafb; border: 0px; color: #313f4a; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 13px; line-height: 18px; margin-bottom: 21px; outline: 0px; padding: 0px; vertical-align: top;">Başağrısında tedavi ilkeleri:</div><div align="justify" style="background-color: #f7fafb; border: 0px; color: #313f4a; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 13px; line-height: 18px; margin-bottom: 21px; outline: 0px; padding: 0px; vertical-align: top;">Basagrisinda koruyucu tedavi yontemleri</div><div align="justify" style="background-color: #f7fafb; border: 0px; color: #313f4a; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 13px; line-height: 18px; margin-bottom: 21px; outline: 0px; padding: 0px; vertical-align: top;">Baş ağrısı atak sırasında tedavi yontemleri</div><div align="justify" style="background-color: #f7fafb; border: 0px; color: #313f4a; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 13px; line-height: 18px; margin-bottom: 21px; outline: 0px; padding: 0px; vertical-align: top;"><strong style="background-color: transparent; border: 0px; margin: 0px; outline: 0px; padding: 0px; vertical-align: top;">KIRMIZI BAYRAK BULGULARI:</strong></div><div align="justify" style="background-color: #f7fafb; border: 0px; color: #313f4a; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 13px; line-height: 18px; margin-bottom: 21px; outline: 0px; padding: 0px; vertical-align: top;">1-‘İlk veya en kötü’ baş ağrısı</div><div align="justify" style="background-color: #f7fafb; border: 0px; color: #313f4a; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 13px; line-height: 18px; margin-bottom: 21px; outline: 0px; padding: 0px; vertical-align: top;">2-Yeni veya farklı baş ağrısı</div><div align="justify" style="background-color: #f7fafb; border: 0px; color: #313f4a; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 13px; line-height: 18px; margin-bottom: 21px; outline: 0px; padding: 0px; vertical-align: top;">3-Sıklığı veya şiddeti progresif artan baş ağrısı</div><div align="justify" style="background-color: #f7fafb; border: 0px; color: #313f4a; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 13px; line-height: 18px; margin-bottom: 21px; outline: 0px; padding: 0px; vertical-align: top;">4-Yeni başlayan baş ağrısı;</div><div align="justify" style="background-color: #f7fafb; border: 0px; color: #313f4a; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 13px; line-height: 18px; margin-bottom: 21px; outline: 0px; padding: 0px; vertical-align: top;">• Kanserli hastada</div><div align="justify" style="background-color: #f7fafb; border: 0px; color: #313f4a; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 13px; line-height: 18px; margin-bottom: 21px; outline: 0px; padding: 0px; vertical-align: top;">• 50 yaş üzerinde</div><div align="justify" style="background-color: #f7fafb; border: 0px; color: #313f4a; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 13px; line-height: 18px; margin-bottom: 21px; outline: 0px; padding: 0px; vertical-align: top;">• Kafa travması ardından</div><div align="justify" style="background-color: #f7fafb; border: 0px; color: #313f4a; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 13px; line-height: 18px; margin-bottom: 21px; outline: 0px; padding: 0px; vertical-align: top;">5-Egzersizle ortaya çıkan baş ağrısı</div><div align="justify" style="background-color: #f7fafb; border: 0px; color: #313f4a; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 13px; line-height: 18px; margin-bottom: 21px; outline: 0px; padding: 0px; vertical-align: top;">6-Belirli bir paterne uymayan baş ağrısı</div><div align="justify" style="background-color: #f7fafb; border: 0px; color: #313f4a; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 13px; line-height: 18px; margin-bottom: 21px; outline: 0px; padding: 0px; vertical-align: top;">7-Tedaviye yanıt vermeyen baş ağrısı</div><div align="justify" style="background-color: #f7fafb; border: 0px; color: #313f4a; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 13px; line-height: 18px; margin-bottom: 21px; outline: 0px; padding: 0px; vertical-align: top;"><strong style="background-color: transparent; border: 0px; margin: 0px; outline: 0px; padding: 0px; vertical-align: top;">DİKKAT EDİLMESİ GEREKENLER:</strong></div><div align="justify" style="background-color: #f7fafb; border: 0px; color: #313f4a; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 13px; line-height: 18px; margin-bottom: 21px; outline: 0px; padding: 0px; vertical-align: top;">• Baş ağrınız aniden ortaya çıkıyorsa</div><div align="justify" style="background-color: #f7fafb; border: 0px; color: #313f4a; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 13px; line-height: 18px; margin-bottom: 21px; outline: 0px; padding: 0px; vertical-align: top;">• Zamanla şiddeti artıyorsa</div><div align="justify" style="background-color: #f7fafb; border: 0px; color: #313f4a; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 13px; line-height: 18px; margin-bottom: 21px; outline: 0px; padding: 0px; vertical-align: top;">• Çift görmenize neden oluyor, halsizliğinizi artırıyor veya duyu kaybına neden oluyorsa</div><div align="justify" style="background-color: #f7fafb; border: 0px; color: #313f4a; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 13px; line-height: 18px; margin-bottom: 21px; outline: 0px; padding: 0px; vertical-align: top;">• 50 yaşından sonra ortaya çıkmışsa</div><div align="justify" style="background-color: #f7fafb; border: 0px; color: #313f4a; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 13px; line-height: 18px; margin-bottom: 21px; outline: 0px; padding: 0px; vertical-align: top;">• Başınıza aldığınız bir darbe veya kaza sonrası ortaya çıkmışsa</div><div align="justify" style="background-color: #f7fafb; border: 0px; color: #313f4a; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 13px; line-height: 18px; margin-bottom: 21px; outline: 0px; padding: 0px; vertical-align: top;">• Boynunuzda sertlik veya ateş şeklinde kendini gösteriyorsa</div><div align="justify" style="background-color: #f7fafb; border: 0px; color: #313f4a; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 13px; line-height: 18px; margin-bottom: 21px; outline: 0px; padding: 0px; vertical-align: top;">• Alışmadığınız bir durum yaratıyorsa</div><div align="justify" style="background-color: #f7fafb; border: 0px; color: #313f4a; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 13px; line-height: 18px; margin-bottom: 21px; outline: 0px; padding: 0px; vertical-align: top;">• Şu ana kadar başınızın hiç böyle ağrımadığını düşünüyorsanız doktorunuza</div><div align="justify" style="background-color: #f7fafb; border: 0px; color: #313f4a; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 13px; line-height: 18px; margin-bottom: 21px; outline: 0px; padding: 0px; vertical-align: top;">başvurmanız önerilir.</div><div align="justify" style="background-color: #f7fafb; border: 0px; color: #313f4a; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 13px; line-height: 18px; margin-bottom: 21px; outline: 0px; padding: 0px; vertical-align: top;"><strong style="background-color: transparent; border: 0px; margin: 0px; outline: 0px; padding: 0px; vertical-align: top;">HASTALAR İÇİN ÖNERİLER:</strong></div><div align="justify" style="background-color: #f7fafb; border: 0px; color: #313f4a; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 13px; line-height: 18px; margin-bottom: 21px; outline: 0px; padding: 0px; vertical-align: top;">1-Yaşam biçiminizi düzenleyin;</div><div align="justify" style="background-color: #f7fafb; border: 0px; color: #313f4a; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 13px; line-height: 18px; margin-bottom: 21px; outline: 0px; padding: 0px; vertical-align: top;">• Düzenli uyumaya özen gösterin</div><div align="justify" style="background-color: #f7fafb; border: 0px; color: #313f4a; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 13px; line-height: 18px; margin-bottom: 21px; outline: 0px; padding: 0px; vertical-align: top;">• Yemeklerinizi düzenli yiyin, öğün atlamayın</div><div align="justify" style="background-color: #f7fafb; border: 0px; color: #313f4a; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 13px; line-height: 18px; margin-bottom: 21px; outline: 0px; padding: 0px; vertical-align: top;">• Diyetinizdeki bilinen tetikleyicilerden kaçının</div><div align="justify" style="background-color: #f7fafb; border: 0px; color: #313f4a; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 13px; line-height: 18px; margin-bottom: 21px; outline: 0px; padding: 0px; vertical-align: top;">• Düzenli aerobik egzersiz ( yüzmek, bisiklete binmek vb )yapın,</div><div align="justify" style="background-color: #f7fafb; border: 0px; color: #313f4a; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 13px; line-height: 18px; margin-bottom: 21px; outline: 0px; padding: 0px; vertical-align: top;">• İhtiyaç halinde dinlenmek, sıcak banyo yapmak veya buzlu kompres gibi basit</div><div align="justify" style="background-color: #f7fafb; border: 0px; color: #313f4a; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 13px; line-height: 18px; margin-bottom: 21px; outline: 0px; padding: 0px; vertical-align: top;">uygulamaları ihmal etmeyin.</div><div align="justify" style="background-color: #f7fafb; border: 0px; color: #313f4a; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 13px; line-height: 18px; margin-bottom: 21px; outline: 0px; padding: 0px; vertical-align: top;">2-Emosyonel stres nedenlerinizi mümkün olduğunca azaltın;</div><div align="justify" style="background-color: #f7fafb; border: 0px; color: #313f4a; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 13px; line-height: 18px; margin-bottom: 21px; outline: 0px; padding: 0px; vertical-align: top;">3-Çevresel tetikleyicilerden kaçının;</div><div align="justify" style="background-color: #f7fafb; border: 0px; color: #313f4a; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 13px; line-height: 18px; margin-bottom: 21px; outline: 0px; padding: 0px; vertical-align: top;">• Güneş gözlüğü takın</div><div align="justify" style="background-color: #f7fafb; border: 0px; color: #313f4a; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 13px; line-height: 18px; margin-bottom: 21px; outline: 0px; padding: 0px; vertical-align: top;">• Sigara, güçlü kokular ve gürültülü alanlardan uzak durun</div><div align="justify" style="background-color: #f7fafb; border: 0px; color: #313f4a; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 13px; line-height: 18px; margin-bottom: 21px; outline: 0px; padding: 0px; vertical-align: top;">• Aşırı kafein tüketiminden uzak durun</div><div align="justify" style="background-color: #f7fafb; border: 0px; color: #313f4a; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 13px; line-height: 18px; margin-bottom: 21px; outline: 0px; padding: 0px; vertical-align: top;">• Uygun postürü sağlamaya ve sürdürmeye özen gösterin</div><div align="justify" style="background-color: #f7fafb; border: 0px; color: #313f4a; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 13px; line-height: 18px; margin-bottom: 21px; outline: 0px; padding: 0px; vertical-align: top;">• İlaç aşırı kullanımından uzak durun</div><div align="center" style="background-color: #f7fafb; border: 0px; color: #313f4a; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 13px; line-height: 18px; margin-bottom: 21px; outline: 0px; padding: 0px; vertical-align: top;"><strong style="background-color: transparent; border: 0px; margin: 0px; outline: 0px; padding: 0px; vertical-align: top;">MİGREN</strong></div><div align="justify" style="background-color: #f7fafb; border: 0px; color: #313f4a; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 13px; line-height: 18px; margin-bottom: 21px; outline: 0px; padding: 0px; vertical-align: top;"><span lang="EN-US" style="background-color: transparent; border: 0px; margin: 0px; outline: 0px; padding: 0px; vertical-align: top;" xml:lang="EN-US">28 milyondan fazla Amerikalı — kadınlarda erkeklerden 3 kat daha fazlası — migren ağrılarından muzdariptir. Bu ağrılar çoğu zaman çok şiddetli olur. Migren ağrıları normal başağrılarına göre çok daha şiddetlidir ve genellikle kişiyi iş yapamaz duruma getirir. Bazı durumlarda bu ağrılar önceden hissedilebilir. (aura) Gözlerde ışık parlama hissi, kör noktalar ve kol ve bacaklarda gariplikler gibi auralarla migrenin başlayacağını bazı kişiler önceden anlayabilir. Bunun dışında migren kusma ve ışığa ve sese aşırı duyarlılıkla birlikte gelebilir. Migren ağrıları kişiyi işgöremez hale getirebilir ve bu saatler hatta günler sürebilir.</span><span lang="EN-US" style="background-color: transparent; border: 0px; margin: 0px; outline: 0px; padding: 0px; vertical-align: top;" xml:lang="EN-US"><br style="margin: 0px; padding: 0px;" />Son zamanlarda migren tedavisinde oldukça başarılı ilerlemeler vardır. Ancak buna rağmen henüz migrene kesin bir tedavi bulunamamıştır. İlaçlar ve tedaviyle migren sıklıkları ve başlayan ağrılar durdurulabilmektedir</span></div><div align="center" style="background-color: #f7fafb; border: 0px; color: #313f4a; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 13px; line-height: 18px; margin-bottom: 21px; outline: 0px; padding: 0px; vertical-align: top;"><strong style="background-color: transparent; border: 0px; margin: 0px; outline: 0px; padding: 0px; vertical-align: top;"><span lang="EN-US" style="background-color: transparent; border: 0px; margin: 0px; outline: 0px; padding: 0px; vertical-align: top;" xml:lang="EN-US">BELİRTİLER VE SEMPTOMLAR</span></strong><span lang="EN-US" style="background-color: transparent; border: 0px; margin: 0px; outline: 0px; padding: 0px; vertical-align: top;" xml:lang="EN-US"></span></div><div align="justify" style="background-color: #f7fafb; border: 0px; color: #313f4a; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 13px; line-height: 18px; margin-bottom: 21px; outline: 0px; padding: 0px; vertical-align: top;"><span lang="EN-US" style="background-color: transparent; border: 0px; margin: 0px; outline: 0px; padding: 0px; vertical-align: top;" xml:lang="EN-US"><br style="margin: 0px; padding: 0px;" />Tipik bir migren atağı aşağıdaki semptomlardan birini veya fazlasını gösterebilir:<br style="margin: 0px; padding: 0px;" />Çoğu migren hastası sadece kafasının bir tarafında ağrı hissederken bazıları her iki taraftada ağrı hisseder.<br style="margin: 0px; padding: 0px;" />Zonklamalı baş ağrısı.<br style="margin: 0px; padding: 0px;" />Fiziksel aktiviteyle artan başağrısı.<br style="margin: 0px; padding: 0px;" />Günlük olağan aktiviteleri engelleyen ağrı.<br style="margin: 0px; padding: 0px;" />Kusmalı yada kusmasız mide bulantısı.<br style="margin: 0px; padding: 0px;" />Işığa ve sese karşı hassaslık.</span><span lang="EN-US" style="background-color: transparent; border: 0px; margin: 0px; outline: 0px; padding: 0px; vertical-align: top;" xml:lang="EN-US"><br style="margin: 0px; padding: 0px;" />Tedavi kullanılmadığı zamanlarda migren 4 saatten 72 saate kadar sürebilir. Ne sıklıkta görülebileceği kişiden kişiye değişir. 1 Ayda üç dört defa migren olabileceği gibi iki yılda 1 kerede migren olduğu gözlenebilir.</span><span lang="EN-US" style="background-color: transparent; border: 0px; margin: 0px; outline: 0px; padding: 0px; vertical-align: top;" xml:lang="EN-US"><br style="margin: 0px; padding: 0px;" />Tüm migren ağrıları aynı değildir. Çoğu insan migrene habersiz yakalanır. (aurasız) Bazıları ise migrenden 15-30 dakika öncesinde aura hissetmeye başlar ve ardından migren gelir. Auralar ağrı başladıktan sonrada görülmeye devam edebilir.<br style="margin: 0px; padding: 0px;" />Auralar genelde:<br style="margin: 0px; padding: 0px;" />Flaş hissi<br style="margin: 0px; padding: 0px;" />Görüş alanınızda zigzag lar<br style="margin: 0px; padding: 0px;" />Görüş alanınızda yavaşça yayılan kör noktalar<br style="margin: 0px; padding: 0px;" />Kol ve bacaklarda iğnelenme hissi<br style="margin: 0px; padding: 0px;" />Bazen konuşmada bozulmalar olarak görülebilir.</span><span lang="EN-US" style="background-color: transparent; border: 0px; margin: 0px; outline: 0px; padding: 0px; vertical-align: top;" xml:lang="EN-US"><br style="margin: 0px; padding: 0px;" />Aura olsada olmasada bu belirtiler migren krizinden birkaç saat önce hatta bir gün önce bile görülebilir. Bu durumlarda:<br style="margin: 0px; padding: 0px;" />Aşırı enerjik hissetme<br style="margin: 0px; padding: 0px;" />Tatlı yeme isteği<br style="margin: 0px; padding: 0px;" />Susama<br style="margin: 0px; padding: 0px;" />Uyuşukluk<br style="margin: 0px; padding: 0px;" />Depresif mod <br style="margin: 0px; padding: 0px;" />Görülebilir.</span></div><div align="center" style="background-color: #f7fafb; border: 0px; color: #313f4a; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 13px; line-height: 18px; margin-bottom: 21px; outline: 0px; padding: 0px; vertical-align: top;"><strong style="background-color: transparent; border: 0px; margin: 0px; outline: 0px; padding: 0px; vertical-align: top;"><span lang="EN-US" style="background-color: transparent; border: 0px; margin: 0px; outline: 0px; padding: 0px; vertical-align: top;" xml:lang="EN-US">SEBEPLERİ</span></strong><span lang="EN-US" style="background-color: transparent; border: 0px; margin: 0px; outline: 0px; padding: 0px; vertical-align: top;" xml:lang="EN-US"></span></div><div align="justify" style="background-color: #f7fafb; border: 0px; color: #313f4a; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 13px; line-height: 18px; margin-bottom: 21px; outline: 0px; padding: 0px; vertical-align: top;"><span lang="EN-US" style="background-color: transparent; border: 0px; margin: 0px; outline: 0px; padding: 0px; vertical-align: top;" xml:lang="EN-US"><br style="margin: 0px; padding: 0px;" />Baş ağrıları hakkında çok fazla şey bilinmesede bazı doktorlar sinir sistemindeki temel ağrı yolundaki değişikliklerden ve bazı beyin kimyasallarındaki dengesizliklerden şüphelenmektedir.<br style="margin: 0px; padding: 0px;" /><br style="margin: 0px; padding: 0px;" />Başağrısı sırasında serotonin seviyesi düşer. Bunun sonucunda trigeminal sinirin neuropeptitler salgıladığı düşünülmektedir ki bunlar beynin dış kısmında bulunur. Bunlar kan damarlarını genişletir ve şişirir. Bunun sonucu ağrı olarak çıkar.<br style="margin: 0px; padding: 0px;" />Ağrı sırasında magnezyum seviyesinin düşmesi ise migreni tetikleyen faktörler arasında düşünülebilir.</span></div><div align="justify" style="background-color: #f7fafb; border: 0px; color: #313f4a; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 13px; line-height: 18px; margin-bottom: 21px; outline: 0px; padding: 0px; vertical-align: top;"><strong style="background-color: transparent; border: 0px; margin: 0px; outline: 0px; padding: 0px; vertical-align: top;"><span lang="EN-US" style="background-color: transparent; border: 0px; margin: 0px; outline: 0px; padding: 0px; vertical-align: top;" xml:lang="EN-US">MİGRENİ TETİKLEYEN ETKENLER</span></strong></div><div align="justify" style="background-color: #f7fafb; border: 0px; color: #313f4a; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 13px; line-height: 18px; margin-bottom: 21px; outline: 0px; padding: 0px; vertical-align: top;"><span lang="EN-US" style="background-color: transparent; border: 0px; margin: 0px; outline: 0px; padding: 0px; vertical-align: top;" xml:lang="EN-US">Kesin olmamakla birlikte aşağıdaki unsurların migreni tetiklediği düşünülmektedir:</span><span lang="EN-US" style="background-color: transparent; border: 0px; margin: 0px; outline: 0px; padding: 0px; vertical-align: top;" xml:lang="EN-US"><br style="margin: 0px; padding: 0px;" />Hormonal Değişiklikler: Kesin bir ilişki kurulamamakla birlikte hormonal değişiklikler özellikle kadınlarda migreni etkilemektedir. Hormonal ilaçlarda migren düzeni kötü yönde etkileyebilir.</span><span lang="EN-US" style="background-color: transparent; border: 0px; margin: 0px; outline: 0px; padding: 0px; vertical-align: top;" xml:lang="EN-US"><br style="margin: 0px; padding: 0px;" />Yemekler: Bazı kişilerde bazı yemekler ağrıyı tetikler. Alkol, özellikle bira ve kırmızı şarap, yıllanmış peynirler, çikolata, marine yemekler, kafein, bazı Asya yemekleri ve birçok konserve türünün migreni tetikleyebileceği düşünülmektedir.edient in some Asian foods; certain seasonings; and many canned and processed foods. Skipping meals or fasting also can trigger migraines.</span><span lang="EN-US" style="background-color: transparent; border: 0px; margin: 0px; outline: 0px; padding: 0px; vertical-align: top;" xml:lang="EN-US"><br style="margin: 0px; padding: 0px;" />Stres:Yoğun iş temposunun ardından gelen rahatlama haftasonunda migrene yol açabilmektedir.</span><span lang="EN-US" style="background-color: transparent; border: 0px; margin: 0px; outline: 0px; padding: 0px; vertical-align: top;" xml:lang="EN-US"><br style="margin: 0px; padding: 0px;" />Çevresel Uyarıcılar: Parlak ışık ve güneş ışığı, farklı tatlar</span><span style="background-color: transparent;">Bazı kokular (parfüm ve çiçek kokuları dahil) tiner türevi kokular ve özellikle içilmiş sigara kokusu migreni olumsuz etkiler.</span></div><div align="justify" style="background-color: #f7fafb; border: 0px; color: #313f4a; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 13px; line-height: 18px; margin-bottom: 21px; outline: 0px; padding: 0px; vertical-align: top;"><span lang="EN-US" style="background-color: transparent; border: 0px; margin: 0px; outline: 0px; padding: 0px; vertical-align: top;" xml:lang="EN-US">Fiziksel Etkenler: Cinsel ilişki, uyku düzeninde değişiklik vs. migreni tetikleyebilir. Çevresel Değişimler: Hava değişikliği,mevsim, yükseklik, basınç ve zaman dilimi değişiklikleri migreni tetikleyebilir.<br style="margin: 0px; padding: 0px;" />İlaçlar: Bazı belli ilaçlar migreni etkileebilir.</span></div><div align="center" style="background-color: #f7fafb; border: 0px; color: #313f4a; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 13px; line-height: 18px; margin-bottom: 21px; outline: 0px; padding: 0px; vertical-align: top;"><span style="background-color: transparent; border: 0px; margin: 0px; outline: 0px; padding: 0px; vertical-align: top;"><span lang="EN-US" style="background-color: transparent; border: 0px; margin: 0px; outline: 0px; padding: 0px; vertical-align: top;" xml:lang="EN-US"><b>TEDAVİ YÖNTEMLER</b>İ</span></span></div><div align="center" style="background-color: #f7fafb; border: 0px; color: #313f4a; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 13px; line-height: 18px; margin-bottom: 21px; outline: 0px; padding: 0px; vertical-align: top;"><span style="background-color: transparent;">Eskiden migrenin tek çözümü Aspirin ken şimdi migrene özel birçok ilaç bulunmakta. Temelde ilaçlar iki gruba ayrılmaktadır:</span></div><div align="justify" style="background-color: #f7fafb; border: 0px; color: #313f4a; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 13px; line-height: 18px; margin-bottom: 21px; outline: 0px; padding: 0px; vertical-align: top;"><span lang="EN-US" style="background-color: transparent; border: 0px; margin: 0px; outline: 0px; padding: 0px; vertical-align: top;" xml:lang="EN-US">Ağrı Azaltıcı/Geçirici İlaçlar: Ağrı başladıktan sonra durdurulmasında kullanılır.<br style="margin: 0px; padding: 0px;" />Önleyici İlaçlar: Bu tür ilaçlar migreni önlemek veya azaltmak için kullanılır.</span><span lang="EN-US" style="background-color: transparent; border: 0px; margin: 0px; outline: 0px; padding: 0px; vertical-align: top;" xml:lang="EN-US"><br style="margin: 0px; padding: 0px;" />Bazı ilaçlar hamilelikte ve emzirmede tavsiye edilmemektedir. Bazıları çocuklarda kullanılamamaktadır.</span></div>Gülseren Mutluhttp://www.blogger.com/profile/17418349753772877005noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-1435541784331924105.post-61904194205524699252012-07-08T14:27:00.000-07:002012-07-22T12:10:54.565-07:00Yoğurt bel çevresindeki yağları azaltıyor<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="http://4.bp.blogspot.com/-KHiI8yw8IKo/T_n63NAO7QI/AAAAAAAAAdU/SMIrLjJ-JQY/s1600/5107_420x315.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="300" src="http://4.bp.blogspot.com/-KHiI8yw8IKo/T_n63NAO7QI/AAAAAAAAAdU/SMIrLjJ-JQY/s400/5107_420x315.jpg" width="400" /></a></div><br /><div style="background-color: white; border: 0px; font-family: georgia, serif; font-size: 12px; margin-bottom: 20px; outline: 0px; padding: 0px; text-align: justify; vertical-align: baseline;"><strong style="background-color: transparent; border: 0px; margin: 0px; outline: 0px; padding: 0px; vertical-align: baseline;">Kilo problemi mi yaşıyorsunuz? İşte size yaz aylarında birkaç kilo fazlanızı atmak için besin önerileri! Diyetisyen Gonca Güzel, yaz sofralarının vazgeçilmezi olan ve aynı zamanda kilo vermeyi hızlandıran besinleri sıraladı ve yararlarını açıkladı.</strong></div><div style="background-color: white; border: 0px; font-family: georgia, serif; font-size: 12px; margin-bottom: 20px; outline: 0px; padding: 0px; text-align: justify; vertical-align: baseline;">Yaz aylarında daha hafif beslenmek, çabuk doyduğumuz için daha kolaydır. Sağlıklı beslenmek için günde 4 porsiyon sebze ve meyve yemek, yağsız süt ürünlerini tercih etmek, bol lifli ve kalsiyum içeren besinleri tüketmek gerekir. Lifli besinler, doygunluk hissi yarattığından kilo kontrolü için çok yararlıdır. Aynı zamanda lifler, kan şekerini dengeler; kolesterolü ve vücut yağlarını azaltır. Lifli besinler, yani sebze ve meyveler, antioksidan ve fitonutrient içerirler. Bu sayede yaşlanma yavaşlar, kanser ve kalp krizi önlenir, tansiyon dengelenir ve kalp güçlenir. Düşük kalorili oldukları için de bel çevrenizi zayıflatır.</div><div style="background-color: white; border: 0px; font-family: georgia, serif; font-size: 12px; margin-bottom: 20px; outline: 0px; padding: 0px; text-align: justify; vertical-align: baseline;"><strong style="background-color: transparent; border: 0px; margin: 0px; outline: 0px; padding: 0px; vertical-align: baseline;">Yoğurt</strong></div><div style="background-color: white; border: 0px; font-family: georgia, serif; font-size: 12px; margin-bottom: 20px; outline: 0px; padding: 0px; text-align: justify; vertical-align: baseline;">Yapılan çalışmalar, günde 3 kase yoğurt yiyen insanların daha kolay zayıfladığını ve bel çevresindeki yağların da azaldığını gösteriyor. Yoğurt, kilo vermek isteyenler için hem sağlıklı bir seçim hem de karbonhidrat ve protein içerdiğinden dolayı doyurucudur</div><div style="background-color: white; border: 0px; font-family: georgia, serif; font-size: 12px; margin-bottom: 20px; outline: 0px; padding: 0px; text-align: justify; vertical-align: baseline;">Günde 1 porsiyon yoğurt, günlük kalsiyum ihtiyacının %30’unu karşılar. Ayrıca yoğurdun içeriğinde prebiyotik olarak adlandırılan sağlığa yararlı organizmalar vardır. Prebiyotikler, bağışıklığı güçlendirir; sindirim sistemini sağlıklı kılar. Meyveli veya az yağlı yoğurt, ara öğün veya ana öğün yerine geçebilir.</div><div style="background-color: white; border: 0px; font-family: georgia, serif; font-size: 12px; margin-bottom: 20px; outline: 0px; padding: 0px; text-align: justify; vertical-align: baseline;"><span style="color: red;"><strong style="background-color: transparent; border: 0px; margin: 0px; outline: 0px; padding: 0px; vertical-align: baseline;">HEM SAĞLIĞINIZI HEM FORMUNUZU KORUMAK İÇİN DOĞAL EV YOĞURDU TARİFİNİ MUTLAKA DENEYİN!</strong></span></div><div style="background-color: white; border: 0px; font-family: georgia, serif; font-size: 12px; margin-bottom: 20px; outline: 0px; padding: 0px; text-align: justify; vertical-align: baseline;"><strong style="background-color: transparent; border: 0px; margin: 0px; outline: 0px; padding: 0px; vertical-align: baseline;">Domates</strong></div><div style="background-color: white; border: 0px; font-family: georgia, serif; font-size: 12px; margin-bottom: 20px; outline: 0px; padding: 0px; text-align: justify; vertical-align: baseline;">Domates yüksek oranda vitamin A ve C içerir. Orta boy bir domates 35 kaloridir ve günlük almanız gereken C vitamininin %40’ını, A vitamininin ise %20’sini içerir. Ayrıca domatesin prostat ve sindirim sistemi kanserlerinin riskini azalttığı da ispatlanmıştır.</div><div style="background-color: white; border: 0px; font-family: georgia, serif; font-size: 12px; margin-bottom: 20px; outline: 0px; padding: 0px; text-align: justify; vertical-align: baseline;"><strong style="background-color: transparent; border: 0px; margin: 0px; outline: 0px; padding: 0px; vertical-align: baseline;">Biber</strong><br /><br />Biber antioksidan içerir. Beta karoten de bir çeşit antioksidandır ve bağışıklık sistemini artırır. Böylelikle hücreleriniz serbest radikallerin verdiği birçok hasardan kurtulur. Günde 2 adet biber C vitamini gereksiniminizi %230 karşılar ve sadece 20 kaloridir.<br /><br /><strong style="background-color: transparent; border: 0px; margin: 0px; outline: 0px; padding: 0px; vertical-align: baseline;">Su</strong></div><div style="background-color: white; border: 0px; font-family: georgia, serif; font-size: 12px; margin-bottom: 20px; outline: 0px; padding: 0px; text-align: justify; vertical-align: baseline;">Sağlıklı beslenmenin en önemli öğesi olan su, besin değeri olmamasına rağmen vücut fonksiyonlarında, sindirimde, metabolizmada ve hücre korunmasında katalizör görevi yapar. Su, kilo vermek isteyenlerin de en büyük yardımcısıdır; iştahı azaltır, metabolizmayı hızlandırır. Eğer yetersiz su içiyorsanız, vücut aldığı suyu tutar ve şişkinlik yaşanmasına sebep olur. Ödem, şişkinlik ve tansiyon problemleri yaşamamak için yeterli oranda su içmek gerekir. Sebze, meyve, yağsız süt ürünleri, maden suyu, bitki çayları da bol su içerir. Aynı zamanda kavun, portakal, marul ve domates gibi meyve ve sebzelerin de su içeriği yüksektir.</div>Gülseren Mutluhttp://www.blogger.com/profile/17418349753772877005noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-1435541784331924105.post-84164037276176340032012-07-08T14:23:00.000-07:002012-07-22T12:10:54.778-07:00Çok yanlış biliyor olabilirsiniz<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="http://1.bp.blogspot.com/-SyRS9m8grss/T_mh5zrvmqI/AAAAAAAAAdI/l3PU4bllT2U/s1600/17172547.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="240" src="http://1.bp.blogspot.com/-SyRS9m8grss/T_mh5zrvmqI/AAAAAAAAAdI/l3PU4bllT2U/s400/17172547.jpg" width="400" /></a></div><br /><div class="HaberDetayContentHld txtLeft" style="float: left; margin: 0px; padding: 0px; text-align: left; width: 580px;"><div class="FL" style="float: left; margin: 0px; padding: 0px; width: 580px;"><div class="HaberDetaySpotText" style="margin: 0px; padding: 0px;">Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi Acil Tıp Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Fırat Bektaş, yılan ısırması veya böcek sokması gibi vakalarda yara bölgesinin kesilerek kanatılması veya yaranın üst kısmından turnike yapılmasının yanlış olduğunu bildirdi. <span style="background-color: white;"></span><br /><div style="font-weight: normal; line-height: 18px;"><span style="background-color: white;">Doç. Dr. Fırat Bektaş, </span></div><span style="background-color: white;"></span><br /><h2 style="margin: 0px; padding: 0px;"> </h2></div></div></div><div class="FL" style="float: left; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 12px; margin: 0px; padding: 0px; text-align: left;"><img height="10" src="http://www.hurriyet.com.tr/p/spacer.gif" style="border: 0px; outline: none;" width="578" /></div><div id="DivAdnetHaberDetay" style="font-family: Verdana, Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 13px; line-height: 18px; margin: 0px; padding: 0px; text-align: left;"><div class="txt" style="margin: 0px; padding: 0px;"><div style="padding: 0px;"><span style="background-color: white;"> açıklamada, yaz aylarıyla vatandaşların daha çok doğa yürüyüşlerine çıktıklarını ve piknik yaptıklarını, bu tip yerlerde ise böcek sokması ve yılan ısırıkları ile daha çok karşılaşıldığını ifade etti.</span></div><div style="padding: 0px;"><br />Bu tip durumların bazen ölümcül sonuçlar doğurabildiğine işaret eden Fırat Bektaş, böcek sokması veya yılan ısırıklarına yapılacak yanlış müdahalelerin riskli durumlar yaratabileceğini söyledi. Karşılaşılan durumlarda çoğunlukla ısırılan bölümün kesilerek kanının akıtılması, ısırık bölgesinin üzerinden turnike yapılması gibi bazı yöntemler uygulandığına işaret eden Doç. Dr. Bektaş, bu tip uygulamaların yanlışlığına işaret etti.</div><div style="padding: 0px;"><br />Bektaş, şöyle konuştu:<br />“Yılan ısırığı veya böcek sokmalarının ardından o bölgenin kesilip kanının akıtılması kesilikle doğru değil. Bu, yaranın büyümesine, enfeksiyon oluşmasına neden oluyor. Isırık bölgesini emme de zarar verebiliyor. Hem kan yoluyla bulaşan hastalıklar var hem de ağzın içindeki florayı yaraya enjekte etmiş oluyorsunuz. Bu tip durumlarda önce ısırık bölgesi temiz bir havlu parçası veya gazlı bezle kapatılıp, elastik bir bandajla sarılmalı. Bu yöntemle zehrin dolaşıma geçmesi engellenmeli. Bu sırada ısırık bölgesinin üst kısmına turnike uygulaması da yanlış. Çünkü turnike, uzvun dolaşımını bozar. Örneğin yılan zehri dolaşımı ciddi şekilde etkiler. Uzvu şişirir. Uzuv şiştiği zaman damarsal yapılar da baskıya uğrar. Eğer siz buna bir de turnike eklerseniz, o zaman kangrene kadar giden sorunlarla karşılaşırsınız.”</div><div style="padding: 0px;"><br /></div><div style="padding: 0px;"><strong style="margin: 0px; padding: 0px;">UZUV HAREKETSİZ BIRAKILMALI</strong></div><div style="padding: 0px;"><br /></div><div style="padding: 0px;">Doç. Dr. Fırat Bektaş, ısırık ve sokmalarda yapılması gereken ilk işin uzvu hareketsiz bırakmak olduğunu bildirdi. Hareketin dolaşımı hızlandıracağını ve zehrin vücuda yayılmasını kolaylaştıracağını anlatan Bektaş, çevresine sert bir cisim sarılarak uzvun hareketsiz hale getirilmesinin de yararlı olacağını dile getirdi.<br />Isırık bölgesinin kalp seviyesinin üzerinde tutulmasının önemine değinen Doç. Dr. Bektaş, bu yöntemle zehrin kan dolaşıma katılmasının mümkün olduğunca geciktirildiğini, ağrının azaldığını, ayrıca uzvun şişmesinin de önlendiğini anlattı. Bektaş, el ya da kolda meydana gelen ısırık halinde kolun havaya kaldırılması, ayak veya bacakta meydana gelecek ısırıklarda da hastanın yatırılarak ayaklarının yüksekte tutulması gerektiğini bildirdi.</div><div style="padding: 0px;"><br />Bektaş, hastanın en kısa sürede hastaneye ulaştırılmasının önemli olduğunu vurgulayarak, şöyle konuştu:<br />“Bazı ısırık türlerinde ani ortaya çıkan alerjik reaksiyon tipleri de oluşabilir. Örneğin solunum güçlüğü yaşanır, dudak ve dilde şişlik meydana gelir. Soluk yolundaki şişlikler, hastanın soluk alıp vermesini engeller. Zaten en korktuğumuz şey de budur. Bu tip durumlarda hasta göz göre göre ölür. Hastanın yakınındaki vatandaşlar kalp masajı yapmayı biliyorlarsa sadece bunu yapabilirler. Bunun dışında hemen 112 acil servisin aranıp yardım istenmesi gerekir. Bu durumlarda ancak profesyonel yardım yapılabilir. Solunumun durmasının yanı sıra tansiyon düşmesine bağlı kalp krizi de yaşanabilir.”</div><div style="padding: 0px;"><br /></div><div style="padding: 0px;"><strong style="margin: 0px; padding: 0px;">KENEDE TETANOZ RİSKİ</strong></div><div style="padding: 0px;"><br />Doç. Dr. Fırat Bektaş, yaz aylarıyla kene ısırması vakalarında da artış yaşandığına değindi. Kene ısırığının Kırım Kongo Kanamalı Ateşi (KKKA) hastalığına neden olduğuna dikkati çeken Bektaş, her kenenin KKKA'ya neden olmayacağının da altını çizdi.</div><div style="padding: 0px;"><br />Kene tarafından ısırılan kişinin, keneyi vücudundan çıkarmadan sağlık kuruluşlarına başvurmasının önemli olduğunu kaydeden Doç. Dr. Bektaş, kenenin uzman kişiler tarafından vücuttan çıkarılmasının ardından hastanın takibe alındığını anlattı. Geçmişte olduğu gibi artık keneleri İl Sağlık Müdürlüklerine göndermediklerine dikkati çeken Bektaş, sadece hastayı takip ettiklerini, ateş, döküntü veya kanama gibi bulguların bir hafta ya da 10 gün içinde ortaya çıkması halinde müdahale ettiklerini bildirdi.</div><div style="padding: 0px;"><br />Fırat Bektaş, kenenin sadece KKKA değil, aynı zamanda tetanoz açısından da risk taşıdığını belirterek, şöyle konuştu:<br />“Kene gibi diğer ısırıklarda karşılaşılabilecek en önemli bir bulgu da tetanozdur. Hastalar basit bir ısırığın ardından tetanoz sonucu ölebilirler. Bu kişiler hastaneye geldiklerinde tetanoz aşısı konusunda sorgulanırlar. Çünkü tetanoz mikrobu oksijensiz ortamda yaşar. Yani tetanoz olmak için paslı çivi gerekmez. Tetanoz mikrobu toprakta yaygın şekilde bulunur. Kene gibi böcekler toprakta yaşadıkları için bu mikrobu taşıyabilirler. Vatandaşlar tetanoz aşısı olsalar da bazı durumlarda aşının koruyuculuğu 10 yıl sonra azalabilir. Bu nedenle bize başvuran hastalarda diğer konuları incelediğimiz gibi, tetanoz aşısını da mutlaka inceleriz.”</div></div></div>Gülseren Mutluhttp://www.blogger.com/profile/17418349753772877005noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-1435541784331924105.post-74218671001479970012012-07-08T08:03:00.000-07:002012-07-22T12:10:54.790-07:00E-reçete sevildi<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"> <a href="http://3.bp.blogspot.com/-ocRIj3MnOhY/T_mg8U4B-AI/AAAAAAAAAdA/SJeNvfS1bns/s1600/17172547.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="240" src="http://3.bp.blogspot.com/-ocRIj3MnOhY/T_mg8U4B-AI/AAAAAAAAAdA/SJeNvfS1bns/s400/17172547.jpg" width="400" /></a></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><span style="background-color: white; font-family: Verdana, Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 13px; line-height: 16px; text-align: left;">Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) Başkanı Fatih Acar, bugüne kadar sağlık hizmet sunucularından MEDULA Sistemi'ne girilen e-reçetelerin yüzde 76,19'unun aile hekimlikleri, yüzde 14,59'unun özel hastaneler, yüzde 8,09'unun devlet hastaneleri ve yüzde 1,13'ünün de üniversite hastaneleri tarafından oluşturulduğunu söyledi.</span></div><div class="FL" style="float: left; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 12px; margin: 0px; padding: 0px; text-align: left;"><img height="10" src="http://www.hurriyet.com.tr/p/spacer.gif" style="border: 0px; outline: none;" width="578" /></div><div id="DivAdnetHaberDetay" style="font-family: Verdana, Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 13px; line-height: 18px; margin: 0px; padding: 0px; text-align: left;"><div class="txt" style="margin: 0px; padding: 0px;"><div style="padding: 0px;">Acar, yaptığı açıklamada, Türkiye açısından son derece önemli olan e-reçete uygulamasını 1 Temmuz itibarıyla hayata geçirdiklerini hatırlattı.<br />e-reçete uygulamasının doktorlar, eczaneler ve hastalar için birçok kolaylığı barındırdığını ifade eden Acak, “1 Temmuz tarihi çok önemli bir tarihti, burada önemli sıkıntılar yaşanabilirdi ama çok şükür çok ciddi sıkıntılar yaşamadık. Sadece ilk gün, bizim hizmet aldığımız telekomünikasyon firmasının 3 saatten fazla hizmet sunamamasından kaynaklanan, yani SGK ile ilgisi olmayan bir olay nedeniyle biraz sıkıntı yaşadık” dedi.</div><div style="padding: 0px;"><br />Bugün gelinen noktada sıkıntıların önemli ölçüde görülmediğini bildiren Acar, şöyle devam etti:<br />“Bunu zaten her gün takip ediyoruz. 10 büyük ilimizde çalışma ekipleri kurduk, bu arkadaşlarımız sahaya iniyorlar, 10 büyük ilimizdeki fotoğrafı her günün sonunda bana getiriyorlar. Ben de uygulamamızın nasıl olduğunu takip ediyorum. Şu an itibarıyla geldiğimiz noktada, sistem güzel bir şekilde işliyor, devam ediyor. Ama takdir edersiniz, çok önemli, büyük bir sistem, milyonları ilgilendiren bir sistem. Zaman zaman teknik sıkıntılar olabilir, arızalar olabilir ama inşallah sisteme tam anlama geçtiğimizde Türkiye açısından çok önemli bir kazanım gerçekleşmiş olacak.”</div><div style="padding: 0px;"><br /></div><div style="padding: 0px;"><strong style="margin: 0px; padding: 0px;">DOKTORLARA ÇAĞRI: "ŞİFRELERİNİZİ ALIN"</strong></div><div style="padding: 0px;"><br /></div><div style="padding: 0px;">Haziran ayı ile Eskişehir, Konya ve <a class="keywords" href="http://www.hurriyet.com.tr/index/istanbul/" style="border: 0px; color: #00256c; margin: 0px; outline: none; padding: 0px; text-decoration: none;" target="_blank" title="İstanbul">İstanbul</a>'da başlatılan pilot uygulamanın 13 Haziran'dan sonra Türkiye'ye yayıldığını anımsatan Acar, pilot uygulamanın yürütüldüğü bir aylık süre içerisinde, 1 milyon 629 bin 829 e-reçete üretildiğini açıkladı.</div><div style="padding: 0px;"><br />Acar, e-reçete uygulamasını başlatmadan önce tüm doktorlara sistemden şifreleri almaları yönünde çağrıda bulunduklarını, uygulanma başlamadan şifre alan doktor sayısının 50 bin 450 olduğunu bildirdi.</div><div style="padding: 0px;"><br />Şu anda 110 bin doktorun aktif olduğunu belirten Fatih Acar, şunları kaydetti:<br />“110 bin doktorun 71 bin 829'u şifrelerini almışlar. Biz, şifresini almayan diğer doktorlarımıza da en geç 1-2 hafta içerisinde bu şifrelerinizi de alın diyoruz. Uygulamanın e-reçete ve kağıt reçete olarak devam etmesinin nedeni, vatandaşlarımızın bir mağduriyet yaşamamasıdır. Yoksa, SGK olarak 1 Temmuz itibarıyla bu sisteme geçtik. Tüm doktor arkadaşlarımız şifrelerini alsınlar, doktorlarımız bu hassasiyet göstersin.”</div><div style="padding: 0px;"><br /></div><div style="padding: 0px;"><strong style="margin: 0px; padding: 0px;">"E-REÇETELERİN ECZANELER TARAFINDAN KARŞILAMA ORANI YÜZDE 64"</strong></div><div style="padding: 0px;"><br />SGK Başkanı Acar, e-reçete uygulamasının başladığı 1 Temmuz'dan itibaren gerçekleşen rakamlara ilişkin, “1-4 Temmuz 2012 tarihleri arasında toplam 3 milyon 139 bin 160 adet reçete üretilmiş. Bunların 1 milyon 652 bin 253 adedi e-reçete olarak sisteme girilmiş. Yaklaşık yüzde 50 oranında sisteme e-reçete olarak kayıt gerçekleşmiş. Bu, bu kadar kısa sürede sevindirici bir neticedir” dedi.</div><div style="padding: 0px;"><br />Sağlık Hizmet Sunucuları tarafından MEDULA Sistemine kaydedilen 1 milyon 652 bin 253 e-reçetenin, 1 milyon 57 bin 386'sının eczaneler tarafından sisteme girildiğini ifade eden Acar, hastaların ilaçlarını sorunsuz bir şekilde aldığına dikkati çekti.</div><div style="padding: 0px;"><br />Acar, “Sağlık hizmet sunucularından girilen e-reçetelerin eczaneler tarafından karşılanma oranı yüzde 64 oldu. Bu önemli bir orandır, ama biz istiyoruz ki 1 ay içinde sistemi hep beraber oturtalım” diye konuştu.</div><div style="padding: 0px;"><br /></div><div style="padding: 0px;"><strong style="margin: 0px; padding: 0px;">81 İLİMİZDE AİLE HEKİMLİKLERİ TARAFINDAN E-REÇETE YAZILIYOR</strong></div><div style="padding: 0px;"><br /></div><div style="padding: 0px;">e-reçete uygulamasını 1 ay içinde hedeflenen şekilde işletmeyi amaçladıklarını anlatan Acar, bugüne kadar sağlık hizmet sunucularından MEDULA Sistemi'ne girilen e-reçetelerin yüzde 76,19'unun aile hekimlikleri, yüzde 14,59'unun özel hastaneler, yüzde 8,09'unun devlet hastaneleri ve yüzde 1,13'ünün de üniversite hastaneleri tarafından oluşturulduğunu söyledi.</div><div style="padding: 0px;"><br />Acar, uygulamaya ilişkin şu bilgileri verdi:<br />“Şu anda 81 ilimizde aile hekimlikleri tarafından e-reçete yazılıyor. Devlet hastanelerimize bakıldığı zaman, 900 devlet hastanesi olduğu düşünülürse 639 tesiste tam olmasa bile şifre alınmış ve e-reçete yapılabiliyor. Özel hastanelerimizde bin 191 tesiste e-reçete yazılabiliyor, toplam bin 850 tesisimiz var. 88 üniversite hastanemizin 63'ünde e-reçete yazılabiliyor. Bu, 63 üniversitemizin tamamında yüzde 100 e-reçete yazıldığı anlamına gelmiyor. Burada şifre almamış doktorlarımız olabilir. Biz, e-reçete yazılan tüm hastanelerimizdeki şifre almayan doktorlarımızın şifre alarak sisteme girmesini ve hiç sisteme girmeyen hastanelerimizin hazırlıkları yapıp sisteme girmelerini istiyoruz.”</div><div style="padding: 0px;"><br /></div><div style="padding: 0px;"><strong style="margin: 0px; padding: 0px;">ECZACILAR DA SİSTEMDEN MEMNUN</strong></div><div style="padding: 0px;"><br /></div><div style="padding: 0px;">Türk Eczacıları Birliği (TEB) ile de süreç içinde sık sık görüştüklerini ifade eden Acar, eczacıların da sistemden memnun olduğunu dile getirdi.<br />Başlangıçta, zaman zaman teknik sorunlar yaşanabileceğine işaret eden Acar, “Eczaneye gidildiği zaman vatandaşımız bazen kısa da olsa beklemek zorunda kalabilir. Muhtemel sorunlar yaşanabilir ama bu çerçevede biraz daha anlayış, hoşgörü bekliyoruz. Çünkü Türkiye açısından önemli bir sistem” dedi.<br />Acar, e-reçete uygulamasıyla kağıt tasarrufu sağlanacağını, kırtasiye işlemlerinin ve arşiv ihtiyacının ortadan kaldırılacağını, suistimallerin engelleneceğini, hata ve karışıklıkların önüne geçileceğini vurguladı.</div></div></div><br /><br />Gülseren Mutluhttp://www.blogger.com/profile/17418349753772877005noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-1435541784331924105.post-30093545474857020142012-07-07T09:58:00.000-07:002012-07-22T12:10:54.806-07:00Gençlik iksirinin formülü<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="http://2.bp.blogspot.com/-jmL8q4Az_XY/T_hqc68POOI/AAAAAAAAAcs/TSxBkAr51rQ/s1600/17164574.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="298" src="http://2.bp.blogspot.com/-jmL8q4Az_XY/T_hqc68POOI/AAAAAAAAAcs/TSxBkAr51rQ/s400/17164574.jpg" width="400" /></a></div><br /><div style="border: 0px; font-family: georgia, serif; font-size: 12px; margin-bottom: 20px; outline: 0px; padding: 0px; text-align: justify; vertical-align: baseline;"><strong style="background-color: transparent; border: 0px; margin: 0px; outline: 0px; padding: 0px; vertical-align: baseline;">Herkes genç kalmanın formülü olsun ister. “Sağlık ve güzellik konularında E=mc2 gibi bir sonuç elde edemezsiniz ama yaklaşırsınız. Buna da içinizdeki çocuğu öldürmeyerek başlayabilirsiniz” diyen Dermatolog Dr. Yasemin Fatih Amato, genç kalmak için bazı önerilerde bulundu.</strong></div><div style="border: 0px; font-family: georgia, serif; font-size: 12px; margin-bottom: 20px; outline: 0px; padding: 0px; text-align: justify; vertical-align: baseline;">“Gençlik iksiri formülü nedir?” diye düşünürsek bunun cevabı; spor, düzenli ve sağlıklı beslenmedir. Özellikle spor sırasında mutluluk hormonu salınımı artar. Bazı araştırmalarda ise çikolata yenirken salgılanan hormon ile spor yapılırken ortaya çıkan hormonun aynı olduğu görülmüştür.</div><div style="border: 0px; font-family: georgia, serif; font-size: 12px; margin-bottom: 20px; outline: 0px; padding: 0px; text-align: justify; vertical-align: baseline;">Spor yaptıktan sonra iyi bir uyku çekmenin de yaşlanmayı geciktirdiği görülmektedir. Düzenli bir uyku için erken kalkmak, gün içinde durmadan hareketli bir yaşam sürdürmek ve en önemlisi gece belli bir saatten sonra elektronik aletlerden uzak durmak gerekir.</div><div style="border: 0px; font-family: georgia, serif; font-size: 12px; margin-bottom: 20px; outline: 0px; padding: 0px; text-align: justify; vertical-align: baseline;">Ayrıca içinizdeki çocuk, bol bol gülüp, hemen affetmeyi bilmeli. Yani sağlıklı kalabilmek için affetmeyi öğrenmeliyiz.</div><div style="border: 0px; font-family: georgia, serif; font-size: 12px; margin-bottom: 20px; outline: 0px; padding: 0px; text-align: justify; vertical-align: baseline;"><strong style="background-color: transparent; border: 0px; margin: 0px; outline: 0px; padding: 0px; vertical-align: baseline;">Genç kalmak için beslenmedeki püf noktalar</strong></div><div style="border: 0px; font-family: georgia, serif; font-size: 12px; margin-bottom: 20px; outline: 0px; padding: 0px; text-align: justify; vertical-align: baseline;">- Günlük 4- 5 porsiyon civarında meyve ve sebze tüketmeye çalışın. Taze tüketmenizi öneririz.</div><div style="border: 0px; font-family: georgia, serif; font-size: 12px; margin-bottom: 20px; outline: 0px; padding: 0px; text-align: justify; vertical-align: baseline;"><span style="color: red;"><strong style="background-color: transparent; border: 0px; margin: 0px; outline: 0px; padding: 0px; vertical-align: baseline;">GENÇ VE SAĞLIKLI KALMAK İSTİYORSANIZ SEBZE TABAĞINDAN OLUŞAN BU TARİF TAM SİZE GÖRE!</strong></span></div><div style="border: 0px; font-family: georgia, serif; font-size: 12px; margin-bottom: 20px; outline: 0px; padding: 0px; text-align: justify; vertical-align: baseline;">- Yemeklerinizdeki yağ miktarını düşürün, bir avucu geçmeyecek şekilde badem, ceviz ve fındık tüketebilirsiniz.</div><div style="border: 0px; font-family: georgia, serif; font-size: 12px; margin-bottom: 20px; outline: 0px; padding: 0px; text-align: justify; vertical-align: baseline;">- Günde 2-3 litre su tüketmeye çalışın.</div><div style="border: 0px; font-family: georgia, serif; font-size: 12px; margin-bottom: 20px; outline: 0px; padding: 0px; text-align: justify; vertical-align: baseline;">- Haftanın 3 günü balık yemeye gayret edin.</div><div style="border: 0px; font-family: georgia, serif; font-size: 12px; margin-bottom: 20px; outline: 0px; padding: 0px; text-align: justify; vertical-align: baseline;">- Tahıl ürünlerinin doğala en yakın olanını tüketin, rafine gıdalardan uzak durun.</div><div style="border: 0px; font-family: georgia, serif; font-size: 12px; margin-bottom: 20px; outline: 0px; padding: 0px; text-align: justify; vertical-align: baseline;"><strong style="background-color: transparent; border: 0px; margin: 0px; outline: 0px; padding: 0px; vertical-align: baseline;">Genç kalabilmenin sırrı bu organlara iyi bakmaktan geçiyor:</strong></div><div style="border: 0px; font-family: georgia, serif; font-size: 12px; margin-bottom: 20px; outline: 0px; padding: 0px; text-align: justify; vertical-align: baseline;"><strong style="background-color: transparent; border: 0px; margin: 0px; outline: 0px; padding: 0px; vertical-align: baseline;">Kalp:</strong> Aşk ile seks gençliğin iksiridir. Sağlıklı beslenmenin dışında düzenli bir cinsel hayat kalp sağlınız için gereklidir. Aynı şekilde günde 1 kadeh içilen kırmızı şarap da damarlarınız için önemlidir. Aşk ve seks stresin olumsuz etkilerini sıfırlar. Çağımızın hastalığını tanımlarken stresi hep anlatıyoruz. Stres kanın pıhtılaşmasına, dolayısıyla da kalp krizine yol açan adrenalin hormonunun yüksek seviyede salgılanmasını sağlar. Bu yüzden mutlu çiftler az stresli uzun ömürlü olurlar.</div><div style="border: 0px; font-family: georgia, serif; font-size: 12px; margin-bottom: 20px; outline: 0px; padding: 0px; text-align: justify; vertical-align: baseline;"><strong style="background-color: transparent; border: 0px; margin: 0px; outline: 0px; padding: 0px; vertical-align: baseline;">Kemikler: </strong>Spor yaparken kuvvetlendirici egzersizler iskeleti güçlendirir. Çünkü kemiklerimiz 40’lı yaşlardan itibaren her yıl yüzde 1, menopoz ile yüzde 6’lar civarında azalır. Erken önlem ileride kemiklerimizin sağlamlığı için önemlidir.</div><div style="border: 0px; font-family: georgia, serif; font-size: 12px; margin-bottom: 20px; outline: 0px; padding: 0px; text-align: justify; vertical-align: baseline;"><strong style="background-color: transparent; border: 0px; margin: 0px; outline: 0px; padding: 0px; vertical-align: baseline;">Dizler:</strong> Vücudumuzdaki en hareketli bölgemizdir. Neredeyse onlar kadar fazla çalışan bir organ yoktur. Yaşlandığınızda bile merdivenleri rahat çıkmak istiyorsanız şimdiden onlara özen göstermelisiniz. Hareketsiz kalmak dizlerimizi dinlendirmez aksine daha fazla yorar.</div><div style="border: 0px; font-family: georgia, serif; font-size: 12px; margin-bottom: 20px; outline: 0px; padding: 0px; text-align: justify; vertical-align: baseline;"><strong style="background-color: transparent; border: 0px; margin: 0px; outline: 0px; padding: 0px; vertical-align: baseline;">Omurga:</strong> Bel ağrısını çekmeyen insan nerdeyse yok gibidir. Zaten yapılan araştırmalarda insanların yüzde 80’nin hayatları boyunca en az bir kez bu ağrıyı çektiğidir. Bu ağrıların çoğunluğu zamanla geçse bile sorunlarla uğraşmamız uzun sürebiliyor. Böyle durumda olan kişiler için pilates birebirdir.</div><div style="border: 0px; font-family: georgia, serif; font-size: 12px; margin-bottom: 20px; outline: 0px; padding: 0px; text-align: justify; vertical-align: baseline;"><strong style="background-color: transparent; border: 0px; margin: 0px; outline: 0px; padding: 0px; vertical-align: baseline;">Böbrekler: </strong>Bitkisel ürünler vücudumuzda detoks etkisi yaratır. Özellikle böbrekler vücudumuzun arıtma tesisleridir. Üre ve atıkları kandan süzerek, idrar ile birlikte vücut dışına atılmasını sağlarlar.</div><div style="border: 0px; font-family: georgia, serif; font-size: 12px; margin-bottom: 20px; outline: 0px; padding: 0px; text-align: justify; vertical-align: baseline;"><strong style="background-color: transparent; border: 0px; margin: 0px; outline: 0px; padding: 0px; vertical-align: baseline;">Karaciğer: </strong>Yağ, protein ve şeker metabolizmasını düzenlemek, kandaki şeker miktarını ayarlamak, vücuda su üretmek ve daha pek çok görevini yerine getirebilmek için karaciğer 24 saat boyunca durmadan çalışır. Bu sistem aksamaya başladığı andan itibaren iltihaplanma ve siroz gibi rahatsızlıklar meydana gelir.</div><div style="border: 0px; font-family: georgia, serif; font-size: 12px; margin-bottom: 20px; outline: 0px; padding: 0px; text-align: justify; vertical-align: baseline;">Genç kalmanın sırrı vücuda spor ve sağlıklı beslenme ile bakmaktır. Bunun dışında büyük bir kısmı psikolojiktir. Psikolojik olarak genç kalabilmek çocuk ruhunuzu kaybetmemekten geçiyor. </div>Gülseren Mutluhttp://www.blogger.com/profile/17418349753772877005noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-1435541784331924105.post-7508350553876334262012-07-07T09:56:00.000-07:002012-07-22T12:10:54.816-07:00Şifa, enginarın kalbinde!<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="http://4.bp.blogspot.com/-eBsykSenxJM/T_hp9AEkAII/AAAAAAAAAck/Bie1gZKnAOA/s1600/17164574.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="240" src="http://4.bp.blogspot.com/-eBsykSenxJM/T_hp9AEkAII/AAAAAAAAAck/Bie1gZKnAOA/s320/17164574.jpg" width="320" /></a></div><br /><div style="border: 0px; font-family: georgia, serif; font-size: 12px; margin-bottom: 20px; outline: 0px; padding: 0px; text-align: justify; vertical-align: baseline;"><strong style="background-color: transparent; border: 0px; margin: 0px; outline: 0px; padding: 0px; vertical-align: baseline;">Enginar aslında olgunlaşmamış bir çiçek tomurcuğudur. Olgunlaşmasına izin verilmeden enginardan faydalanmamız gerekir. Diyetisyen Çağlayan Şahin</strong>,<strong style="background-color: transparent; border: 0px; margin: 0px; outline: 0px; padding: 0px; vertical-align: baseline;"> enginarın bilinmeyen faydalarını anlattı.</strong></div><div style="border: 0px; font-family: georgia, serif; font-size: 12px; margin-bottom: 20px; outline: 0px; padding: 0px; text-align: justify; vertical-align: baseline;">Enginarın tam ortasında herkesi rahatsız eden, yenmeyen tüylü diken benzeri bir doku vardır. Eğer izin verilirde olgunlaşırsa çiçeğe dönüşen işte bu dokudur. İçerisinde ‘enginarın kalbi’ denilen bir yer vardır. Etrafındaki yapraklar ve tüylü doku çıkarıldığında bu kalbe ulaşılır ve en dişe dokunur yeri bu kısmıdır. Yapraklarının da uygun bir pişirme yöntemiyle tüketimi mümkündür.</div><div style="border: 0px; font-family: georgia, serif; font-size: 12px; margin-bottom: 20px; outline: 0px; padding: 0px; text-align: justify; vertical-align: baseline;">Besin değerine bakıldığında kalori anlamında bizi çok zorlamayacak bir besin olduğunu da görüyoruz. Bir büyük enginarın kalorisi 25 kalori civarındadır ve eser miktarda yağ içerir. İçerisinde 170 mg potasyum, bol miktarda c vitamini, folat, magnezyum ve posa vardır.</div><div style="border: 0px; font-family: georgia, serif; font-size: 12px; margin-bottom: 20px; outline: 0px; padding: 0px; text-align: justify; vertical-align: baseline;"><strong style="background-color: transparent; border: 0px; margin: 0px; outline: 0px; padding: 0px; vertical-align: baseline;">Kolesterol ve enginar</strong></div><div style="border: 0px; font-family: georgia, serif; font-size: 12px; margin-bottom: 20px; outline: 0px; padding: 0px; text-align: justify; vertical-align: baseline;">Enginar, karaciğerdeki safra salgısını destekleyerek kolesterol atımını artırır ve karaciğerin kolesterol üretimini azaltır. Enginarın hoş acı tadını veren ve genellikle yapraklarında yoğunlaşan “cynarin”in ise 1970’lerde kolesterol düşürdüğü keşfedilmiştir. Ayrıca yine içerisinde bulunan “luteolin” adı verilen maddenin kötü kolesterol olarak da bilinen LDL kolesterolü düşürdüğü bazı araştırmalarla desteklenmiştir.</div><div style="border: 0px; font-family: georgia, serif; font-size: 12px; margin-bottom: 20px; outline: 0px; padding: 0px; text-align: justify; vertical-align: baseline;"><span style="color: red;"><strong style="background-color: transparent; border: 0px; margin: 0px; outline: 0px; padding: 0px; vertical-align: baseline;">KOLESTEROL DENGELEYİCİ ENGİNAR İLE LEZİZ BİR YEMEK. ZEYTİNYAĞLI ENGİNAR TARİFİ İÇİN TIKLAYIN!</strong></span></div><div style="border: 0px; font-family: georgia, serif; font-size: 12px; margin-bottom: 20px; outline: 0px; padding: 0px; text-align: justify; vertical-align: baseline;"><strong style="background-color: transparent; border: 0px; margin: 0px; outline: 0px; padding: 0px; vertical-align: baseline;">İrritabl barsak sendromu ve enginar</strong></div><div style="border: 0px; font-family: georgia, serif; font-size: 12px; margin-bottom: 20px; outline: 0px; padding: 0px; text-align: justify; vertical-align: baseline;">Enginar yapraklarının irritabl barsak sendromu yaşayan kişilerde hastalığa bağlı belirtileri azalttığı görülmüştür. 208 kişi üzerinde yapılan bir araştırmada enginar yaprak ekstresinin irritabl barsak sendromu tedavisinde olumlu sonuçlar verdiği görülmüştür.</div><div style="border: 0px; font-family: georgia, serif; font-size: 12px; margin-bottom: 20px; outline: 0px; padding: 0px; text-align: justify; vertical-align: baseline;"><strong style="background-color: transparent; border: 0px; margin: 0px; outline: 0px; padding: 0px; vertical-align: baseline;">Karın ağrısı ve enginar</strong></div><div style="border: 0px; font-family: georgia, serif; font-size: 12px; margin-bottom: 20px; outline: 0px; padding: 0px; text-align: justify; vertical-align: baseline;">Hazımsızlık ve karın ağrısıyla seyreden dispepsi rahatsızlığı, genellikle safra kesesinden<br />salgılanan safranın yetersiz salgılanmasına bağlanır. Yapılan araştırmalar enginar yaprağı ekstresinin bu salgıyı uyardığını göstermektedir.</div><div style="border: 0px; font-family: georgia, serif; font-size: 12px; margin-bottom: 20px; outline: 0px; padding: 0px; text-align: justify; vertical-align: baseline;"><strong style="background-color: transparent; border: 0px; margin: 0px; outline: 0px; padding: 0px; vertical-align: baseline;">Karaciğer fonksiyonları ve enginar</strong></div><div style="border: 0px; font-family: georgia, serif; font-size: 12px; margin-bottom: 20px; outline: 0px; padding: 0px; text-align: justify; vertical-align: baseline;">Enginar bitkisi devedikeni ailesindendir. Bu aile genel olarak karaciğer ve safrakesesinin korunmasında çok etkilidir. Karaciğerin vücudu temizlediğini düşünürsek, bu bitki de karaciğeri toksin ve enfeksiyonlardan korumaktadır. Bazı Akdeniz ülkelerinde enginar yaprağının suyu şarap veya suyla karıştırılarak kullanılmaktadır.</div><div style="border: 0px; font-family: georgia, serif; font-size: 12px; margin-bottom: 20px; outline: 0px; padding: 0px; text-align: justify; vertical-align: baseline;"><strong style="background-color: transparent; border: 0px; margin: 0px; outline: 0px; padding: 0px; vertical-align: baseline;">Diyabet ve enginar</strong></div><div style="border: 0px; font-family: georgia, serif; font-size: 12px; margin-bottom: 20px; outline: 0px; padding: 0px; text-align: justify; vertical-align: baseline;">Enginar, şeker hastalarında kan şekerini dengelemede büyük yardımcıdır. Enginarın içerisindeki inulin formundaki karbonhidratın etkisinin görülebilmesi için taze olması tek şarttır.</div>Gülseren Mutluhttp://www.blogger.com/profile/17418349753772877005noreply@blogger.com0